Bugünkü resmî adı Antakya Süryânî Ortodox Patrikhanesi olan Antakya Kilisesi, 325 İznik Konsili’nde tescil edilen üç Ekümenik Patrikhane’den biridir. 4. yüzyıldan itibaren Hıristiyan dünyasında ortaya çıkan teolojik ihtilaflar Antakya Kilisesi’ni de bölmüş, parçalamış ve birçok farklı mezhebin ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Bölge İslam hâkimiyetine girince tabanı hızla Müslümanlaşmış; Antakya Patrikhanesi eski gücünü kaybetmesine rağmen çeşitli kollarıyla varlığını devam ettirmiştir. Günümüz Hıristiyan inancının doğuşu ve gelişmesindeki ilk tarihî olaylarda Antakya’nın özel bir yeri vardır. Hıristiyanlığın Kudüs dışına taşmasından sonra, bugünkü çehresine bürünmesinde dinamik bir rol oynayan üç büyük merkezden (diğerleri Roma ve İskenderiye) biridir. Pavlos’un, Yahudi asıllı Hıristiyanlığı evrensel bir din haline getiren görüşleri burada filizlenmiş ve ilk taraftarlarını da burada bulmuştur. Kudüs’teki kilise sadece Yahudi asıllı müminleri bünyesinde barındırırken, Antakya her ırk ve cinsten insanı bağrında toplayan bir kilise görünümündeydi.