“1950’lerde Nâzım Moskova’dadır. Radyolarda kendisini “Stalin’in yarattığı”nı söyledi. “Proleterya Diktatörlüğünün cisimlenişi (insan kılığına girişi) ölür ölmez, aynı Nâzım, uygun şiirleri ile Stalin’i lânetleyenlerden geri kalmadı.”
Bir Hikmet (Kıvılcımlı) bir başka Hikmet’i (Nâzım) SSCB Genel Sekreteri’ne şikâyet ediyordu. Aynı şeyi Nâzım’ın da öbür Hikmet’e yaptığını tahmin edebiliriz.
Solun tarihi Mustafa Suphi ve arkadaşlarının boğdurulmasından Zübeyde Hanım’ın kızkardeşinin torunu olan Reşat Fuat Baraner’in bizzat M. Kemal döneminde işkenceden geçirilmesine; çoğu
CHP döneminde olmak üzere 22 yıl hapis yatan Kıvılcımlı’dan aynı dönemde 28 yıl hapis cezası alan Nâzım’a kadar Kemalizmle mücadele tarihi olarak başlamıştı.
Oysa bugüne baktığımızda solun Kemalizm tarafından teslim alındığını hayretle görüyoruz. Peki bu anlaşılması mümkün olmayan ideolojilerin yapışık ikizlere dönüştürülmesi ameliyatını hangi “doktor” yapmıştı?
Dikkatlerimizi 1960’ların ortalarına çeviriyor ve Yön hareketi ve Dr. Doğan Avcıoğlu ile karşılaşıyoruz. Solun Kemalizasyonu büyük ölçüde Yön hareketinin eseriydi. Peki bu dönüşüm nasıl gerçekleşti?
Derin Tarih bu sayıdan itibaren sırayla Türkiye’deki ideolojik/ fikrî akımların Kemalizm ile imtihanlarını masaya yatıracak. Solun imtihanı ile başladık, liberal, milliyetçi/Türkçü ve nihayet
İslamcı akımların “imtihanları” ile devam edeceğiz.
Maksadımız, Büyük Doğu ekseninde olduğu iddiasındaki muhafazakâr bir iktidar döneminde beliren eksen kaymasına, Kemalizasyon sürecine dahil olanlara ayna tutarak nereye gidildiğini göstermek.
Ulaşabildiğimiz sol ve Kemalist aydınlara kendilerini ifade etme imkânını verirken ulaşamadıklarımız veya yazamayacağını söyleyenler de oldu. Murat Belge’ye her zaman ulaştığımız kanallardan ulaşamadık; Tanıl Bora meşguliyeti, Gün Zileli ise ‘iktidara yakın olduğumuz gerekçesiyle teklifimizi nazikçe reddettiler; Doğu Perinçek önce söyleşi teklifimizi memnuniyetle kabul etti ama sanırım siyasî yoğunluğundan cevap veremedi; Timur Er ise babasının rahatsızlığı sebebiyle İbrahim Kaypakkaya’yı yazamadı. 2019 senesinin Ağustos ayında çekebildiğimiz fotoğraf bu oldu vesselam.
Hayırla kalınız efendim.