Şerif Mardin de her fani gibi ömrünü tamamladı ve göçtü. Allah taksiratını affetsin. Bir ilim ve fikir adamının, bir sanatkârın ömrü yaşadığı maddî hayatla sınırlı değil elbette. Geriye bıraktıklarıyla devam eden bir hayatları, hatta bir sorumluluk bölgeleri daha var. Hele Şerif Bey gibi üretken, yeni sorular ve cevaplar arayan, faklı disiplinlerde (siyaset bilimi, sosyoloji, düşünce tarihi, din, kültür, ideoloji…) kalem oynatan, nihayet netameli konulara el atmaktan geri durmayan biri ise…
Aşağıda okuyacağınız satırların ilk hallerini 1995 yılında bir gazetede iki köşe yazısı olarak yazmıştım. Başlıkları şimdiki üst başlıktı. Zaman içinde onlara yeni bilgiler girmiş, ilave yorumlar eklemiştim. Bu mütevazı yazıların hayli gelişmiş halleri Mart 2017’de ilaveli olarak ikinci baskısı yapılan Biraz Yakın Tarih Biraz Uzak Hurafe kitabında yer aldı (Dergâh Yayınları). Şerif Bey’in vefatının akabinde bazı hususların hatırlatılması ve vurgulanması açısından faydalı olacağını düşündüğüm bu yazılar üzerinde biraz daha çalıştım, bazı tashihler, düzenlemeler ve daha ziyade ilaveler yaptım.
Umarım Şerif Bey’in küçümsenemeyecek mirasının, hususen Türkiye’de din ve Müslümanlık meselesi etrafındaki, soruları ve ilk cümleleri itibariyle iyi/yeni/ufuk açıcı fakat muhteva, tahlil, kaynak kullanımı ve neticeleri itibariyle zaman zaman hayli sıkıntılı ve muğlak çalışmalarının, tesbit ve yorumlarının imkânları ve problemleri konusunda bazı hatırlatmalarda bulunur.
Çünkü onun eğildiği konuların hepsi bizim de konumuz ve hemen hiçbirinde henüz Türkiye’yi bugün için taşıyabilecek kapasitelere ilmî ve fikrî olarak ulaşmış sayılmayız. Bir kısmımız bugün -hatta dün- ulaştığımızı var saysa bile yarın için bu birikimin yetmeyeceğinde belki anlaşabiliriz. Türkiye’yi taşımak mümkündür, imkânlıdır ama zordur. Hayli uzak olduğumuz bu realiteye yaklaşmamız lazım.
Devamı Derin Tarih Ekim Sayısında…