Dergimizin geçen sayısında İsa-Mesih’in misyonunda yeni bir dinden bahsetmediğini, Kilise ve Hıristiyanlık tabirlerinden bile bîhaber olduğunu söylemiştik. O, hayatı boyunca Yahudi hahamların din anlayışı ve yorumlarıyla mücadele etmiş, bozulan Musa Şeriatını aslî safiyetine kavuşturmak için uğraşmıştı. Kendisinden sonra da Yakub’un başkanlığındaki Kudüs Havariler Cemaati aynı yolu takip ediyor; havraya devam ediyor, Musa Şeriatına harfiyen uyuyorlardı. Cemaat arasında teolojik hiçbir ihtilaf yoktu. Ancak Pavlos’un cemaate girmesiyle işler değişti. Önemine binaen günümüz Hıristiyanlığının teolojik temellerinin hamisi olan Pavlos’tan kısaca bahsedelim.
Pavlos, takriben MÖ 8 veya 7 yıllarında Tarsus’ta doğmuş (Resullerin İşleri XXII/3), haham tahsili görmüştür. Aslen Farizîler Mezhebi’ne mensup, Şeriata bağlı koyu bir Yahudi olmakla beraber devrin bütün felsefî ve dinî akımlarına vâkıf aydın bir Roma vatandaşıydı (Resullerin İşleri XXII/3-4, XXIII/6, XXVI/5, Filipelilere III). Geleneksel kilise rivayetleri onun Hıristiyan olmadan önce İsa’nın ve taraftarlarının azılı bir düşmanı olduğunu kaydederler. Kendi ifadesine göre, bir Şam yolculuğu sırasında İsa kendisine bulutlar arasından görünüp, “Saul, Saul! Niçin bana eziyet ediyorsun?” diye seslenmiş, kendisi de “Ya Rab, sen kimsin?” şeklinde hayretler içerisinde karşılık vermiş, ses de “Ben eza ettiğin İsa’yım fakat kalk ve şehre gir ve ne etmen gerektir, sana söylenecek…” diye emretmiştir (Resullerin İşleri IX/ 1-22).
Devamı Derin Tarih Mayıs Sayısında…