Osmanlı tarihinde pek çalışılmayan meseleler var. Bunlardan en dikkat çeken, kültür tarihi ile ilgili olanlar. Tarih kürsülerimiz daimî surette siyasî ve askerî veçheye odaklanmış; kültür ve sanat tarihimiz ise ıskalanmıştır. Şimdilerde bir avuç akademisyenin ve ilim adamının çalıştığı bu nevi konular hem zorluğu, hem de cazibesine uyum sağlayacak araştırmacılarının olmayışı sebebiyle yavan kalıyor.
Bu meselelerden biri de Osmanlı dönemindeki kahvehaneler… Gerek kültürü, gerek örf ve âdetleri bakımından başlı başına bir âlemdir Osmanlı kahvehaneleri. Öyle ki, kahvenin içim tarzı bile farklıdır.
İlk açıldıklarında sohbetlerin yapıldığı mekânlar oldukları için kıraathane olarak da adlandırılıyorlardı. Bu isim bilahare kahvehaneye, şimdilerde ise kumarhaneye dönüşmüş vaziyette. Bu isimlendirmeden kültür dünyamızın nasıl bir değişime uğradığı da anlaşılıyor.
Türkiye ve İstanbul’daki kahvehaneler hakkında rahmetli Süheyl Ünver’in Türkiye’de Kahve ve Kahvehaneler (TTK) adlı bir çalışması vardı. Yakın zamanlarda çıkan Cem Sökmen’in Eski İstanbul Kahvehaneleri (Ötüken) de konu hakkında epey malûmat verir.
Devamı Derin Tarih Kasım Sayısında…