Şehzade Selim’in kardeşleriyle -özellikle de Şehzade Ahmed ile- arasındaki saltanat mücadelesi, onun babasına isyanı yönünde yorumlanmış ve bu algı Şehzade Selim hakkında birtakım yanlış kanaatlerin oluşmasına yol açmıştır. Kardeşleri Ahmed ve Korkut kadar taht üzerinde hak sahibi olmasına rağmen Şehzade Selim’in bu mücadelede suçluymuş gibi gösterilmesi bir haksızlık olarak görülmelidir.
Sultan II. Bayezid yaşlılığı ve hastalığı sebebiyle devlet işlerini yürütemez hale gelmiş, yönetimi vezirlere bırakmış, onlar işleri yürütemeyince ülke anarşi ve kargaşa içinde kalmıştı. Sultan bu nedenle tahttan çekilmek istedi. Taht mücadelesine girişen üç oğlundan en büyüğü Ahmed Amasya, ortanca oğlu Korkut Antalya, en küçük oğlu Selim ise Trabzon sancakbeyliğinde bulunuyordu. Şehzade Korkut aslında Manisa (Saruhan) sancağına atanmıştı; ancak Amasya valisi Şehzade Ahmed ile beraber hareket eden Hadım Ali Paşa’nın baskısı sonucunda Antalya’ya nakledildi. Şehzade Korkut bu durumdan memnun olmasa da kabullenmek zorunda kaldı. Bu arada Sultan Bayezid’in taht mücadelesinde yer almayan oğlu Şehinşah da Karaman valisi idi.
Sultan II. Bayezid’in tahttan çekilerek yerine Şehzade Ahmed’i geçireceği şayiası üzerine Şehzade Korkut Antalya’dan ayrıldı ve eski sancağı olan Manisa’ya (Saruhan), Şehzade Selim de 30 Eylül 1510 tarihinde Trabzon’dan ayrılarak Kefe’de bulunan oğlu Süleyman’ın yanına gitti. Şehzade Selim ile Korkut’un sancaklarından ayrılması, babalarını tahttan indirmeyi değil, hastalığı ve yaşlılığından dolayı devlet işlerini yürütemez hale gelen Sultan II. Bayezid’in vüzeranın tesiri ve baskısıyla Türk devlet geleneğine aykırı olarak tahtı Ahmed’e bırakmasını engellemeyi amaçlıyordu.
Kefe’den İstanbul’a doğru hareket eden Selim Kili’ye gelmiş, babasına bir elçi göndererek Silistre sancağını talep etmişti. Bu talepteki amaç, İstanbul’a yakın olmak suretiyle saltanatın Ahmed’e verilmesine mani olmaktı. Ancak kendisine Kefe sancağının verildiğine dair hüküm gönderildi. Şehzade Selim bunu kabul etmedi ve İstanbul’a doğru yoluna devam etti. Şehzade Ahmed taraftarları Selim’in bu hareketini devlete isyan olarak yorumluyor ve padişahı Selim’e karşı savaşa tahrik ediyorlardı. Şehzade Selim ise Edirne’de olup bitenleri haber alıyor ve babasına isyan etmediğine, bilakis onun elini öpmek için geldiğine dair arzlar gönderiyordu. Herhangi bir tuzağa düşmeden suhuletle babasıyla görüşmek istiyor, bunu yaparken de vezirlerin entrikalarına karşı son derece temkinli davranıyordu.