Misyonerlik meselesi tarihinin hiçbir döneminde sadece Hıristiyanlık dinini anlatmak ve yaymak gibi masum ve meşru kabul edilebilecek bir faaliyetler bütünü yahut hayr u hasenat peşinde dindarane bir davranış biçimi olmadı. Belki onun İslam dininde de var olan tebliğ ve irşat faaliyetlerinden ayrılan en önemli tarafı aynı zamanda çeşitli yollar kullanarak muhataplarının Hıristiyanlaşması için sert veya yumuşak, doğrudan veya dolaylı baskılar uygulaması, dinî bir faaliyete yakışmayacak kadar ince hile ve desiselere başvurması, hatta yardımlaşma faaliyetlerini bunun için kullanmasıdır. Bu tarafıyla misyonerlik aynı zamanda siyasî bir yapı ve pragmatik bir enstrüman olagelmiş, ayrıca son asırlarda diğer dinî hareketleri de bu yönde etkilemiştir.
Roma Katolik kilisesinin (Avrupa Hıristiyanlığının) asırlar boyu yürüttüğü misyonerlik faaliyetlerinin ana muhatapları arasında kendi dindaşları, yani Doğu Hıristiyanlığı ve Hıristiyanları; Ermeniler, Süryaniler, Keldaniler, Nesturiler, Kıptiler, bazı Ortodokslar… vardır. (Bugün duyduğumuzda garipsemediğimiz Katolik ve Protestan Ermeni mezhepleri, kiliseleri ve grupları buralardan çıktı.) Hatta bir yoruma göre misyonerlik diğer dinlerden önce kendine, kendi içindeki farklı inanç gruplarına yönelik bir faaliyet ve mücadele biçimidir.
Devamı Derin Tarih Kasım Sayısında…