Bazı kelimelerin zaman içindeki seyri, bir dilin, hatta kültürün tarihini bilme merakını ateşler. Değişimi kelimeler üzerinden okumak için şöyle bir örnek verebiliriz: Şimdi sokağa çıkın ve “hey, karı!” diye seslenin, size garip garip bakarlar. Hele kalabalık içinde kadınlar varsa…
“Karı” günümüzde, günlük dilde kaba bir kelime olarak görülüyor. Bir kadına, hanıma “karı” diye hitap etmek, onu tahkir etmek şeklinde yorumlanıyor. Mesela, yüz yıl önce böyle miydi? Kamus-ı Türkî’de “karı” şöyle açıklanıyor: “1. Zevce, halîle. 2. İnsanın dişisi.” Anlayacağınız, 1900’lerin Kamus-ı Türkî nesli, kadınlara rahatlıkla “karı” diyebiliyordu. 2001’de Medenî Kanun yenilenirken, “karı” kelimesinin kullanılmaması gerektiği yönünde bir temayül ortaya çıktı. Karı kelimesi kanundan çıkarılarak, güya kadınlar lehine bir tavır takınılmak isteniyordu. Dilin ruhunu bilmedikleri için kelimelerin nasıl olup da toplumda yaygınlık kazandığını, anlam hanelerine nasıl yerleştiğini düşünmüyorlardı. Koca kelimesi hakkında ise herhangi bir olumsuz tavır yoktu.
Koca, esas olarak “yaşlı, ihtiyar; büyük, ulu” demek. Bin yıldır bu anlamı biliniyor. Şimdi, “karı” da öyle desem, inandırıcı gelmeyecek. Divan ü Lügati’t-Türk’de bu anlamı belirtiliyor: “Herhangi bir şeyin yaşlısı. Bundan karı er denir; ‘yaşlı adam’ demektir” (A.Bilge Ercilasun-Ziyat Akkoyunlu neşri). Şimdi rahatlıkla söyleyebiliriz: Karı ve koca kelimeleri eş mânalıdır! Her ikisi de aynı derecede itibarlı kelimelerdir. Eski dilimizde “koca” gibi “karı” da “yaşlı” mânâsına gelir.
Devamı Derin Tarih Şubat Sayısında…