Hz. Peygamber (sas) döneminde et ve süt gibi gıdaların tedariki yanında hayvanların yünlerinden faydalanılıyor, deri ve kemikleri çeşitli eşyaların yapımında hammadde işlevi görüyordu. Bazı hayvanlar ise güvenlik amacıyla evcilleştirilmişti. Allah Elçisi’nin varlığa ilişkin temel yaklaşımı israf etmemek ve zarar vermemekti. Bu prensip üzerine inşa edilen duruşu esasen vahye dayanır. Bu yaklaşımın uygulamalarına da yansıdığı görülür. Hayvanlara işkence edilmemesi, taşıyamayacakları kadar ağır yükler yüklenmemesi gibi genel uyarılarından söz etmek mümkün. Ayrıca et ihtiyacı için boğazlarken dahi acı çekmemelerine dikkat edilmelidir. Bunların dayandığı temel prensip ise merhamettir.
Allah Elçisi hapsettiği bir kedinin açlıktan ölümüne sebep olduğu için geçmişte bir kadının cehennemlik olduğunu ifade ederek insanları uyarmaktadır (Buhârî, “Enbiya”, 54 [hadis no: 3482]). Hayvanlara merhametli davranmak ise Allah’ın hoşnutluğunu sağlayacaktır. Hz. Peygamber susayıp bir kuyuya inerek su ihtiyacını gideren bir adamın hikâyesiyle buna vurgu yapar: Adam kuyudan çıktığında susuzluktan perişan olmuş bir köpek gördü. Tekrar kuyuya inip ayakkabısıyla su çıkarıp köpeğin susuzluğunu giderdi. Allah Elçisi’nin yanında bulunanlardan biri, “Ey Allah’ın Resulü! Yani bize hayvanlar için de ödül mü var?” diye sordu. Allah Elçisi, “Evet! Her yaş ciğer sahibi için bir ödül var” buyurdu (Müslim, “Selâm”, 153 [hadis no: 2244]).
Yüce Allah bazı hayvanları binek olarak insanların emrine musahhar kılmıştır. Öte yandan bazı hayvanlara binilmesi yasaktır. Ancak sırtına binilen ve yük taşımak için yararlanılan hayvanlara ağır yük yüklenmemesini emreder. Resulullah’ın yolculuk sırasında yükü fazla olan devenin yükünü diğer hayvanlara paylaştırması bu hassasiyetin yansımasıdır. Ayrıca bineklerinin sırtında sohbet eden bir grupla karşılaştığında onları kınamış, sohbet edeceklerse bineklerinden inmelerini söylemiştir (Ahmed b. Hanbel, Müsned, XXIV, 399). Yine hayvanların sırtının, üstüne çıkılıp hitap edilen minberler gibi kullanılmaması hususunda ikazda bulunduğunu görüyoruz (Ebû Dâvûd, “Cihâd”, 55/61 [hadis no: 2567]).
Allah Resulü’nün besin ihtiyacının hayvanlardan karşılanması hususunda koyduğu temel ölçülerin başında merhametle muamele ve israf etmeme gelir. Mesela süt sağılırken hayvanların memelerinin acıtılmaması için tırnakların kesilmesini emreder (İbn Sa‘d, Tabakât, IX, 46). Ayrıca hayvanların yüzüne vurulmamasını ve yüzlerinden dağlanmamalarını tavsiye eder. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, XXII, 315). Onlara küfredilmesini ve lanet okunmasını da yasaklamıştır. Bir rivayette horoza sövülmemesi uyarısında bulunur (Ebû Dâvûd, “Edeb”, 105-106/115 [hadis no: 5101]). Henüz küçük olan, süt emen yavruların boğazlanmamasını istemiştir (Ahmed b. Hanbel, Müsned, XXIII, 411). Bu yaklaşımın neslin devamıyla ilgili olduğu söylenebilir.
Hz. Peygamber döneminde gıda kaynaklarından biri de avcılıktı. Ancak hac ibadeti sürecince haram aylarda harem bölgesinde avlanmak yasaklanmıştır. Keyfî avlanma da yasaktır. Sırf spor olsun diye bir hayvana kıyılamaz. Allah Elçisi Cahiliye adetlerinden olan hayvanların hedef olarak kullanılmasını ve bazı uzuvlarının kesilerek işkence edilmesini yasaklamıştır (Buhârî, “Zebâih ve Sayd”, 25 [hadis no: 5513]).