Galatasaray’daki edebiyat hocalarımızdan biri de Halit Fahri Ozansoy idi. 40 yıl boyunca muallimlik yapmış; hem şair, hem romancı, çok enteresan bir adamdı. İstanbullu bir ailenin çocuğu olan Halit Fahri’nin Ziya Gökalp ve Süleyman Nazif ile de akrabalığı vardı. Gençken Çanakkale Cephesi’ni ziyaret etmiş, hatta Cenk Duyguları diye de bir eser yazmıştı. Çeşitli dergilerde şiirleri yayınlanırken, bir dönem kendi de bir dergi çıkarmış ve büyük ilgi görmüş ancak İzmir’in işgali sebebiyle kapanmıştı. Fransızcası da gayet iyiydi, hatta tercümeleri vardı. Bir dönem Fransa ve İtalya’da kaldığını biliyoruz. Kütüphanesindeki Fransızca kitapları Galatasaray Lisesi’ne bağışlamıştı.
Derslerini daimî surette uyku halinde anlatırdı. Kürsüye oturur, önüne notlarını açar, bir taraftan eliyle kürsüye ritmik bir şekilde vurmaya başlardı. Çünkü sınıfa muazzam bir gürültü hâkimdi ve susturmaya çalışırdı ama kimse de ona aldırmazdı. Sınıfın içinde konuşanlar, koşturanlar, dolaşanlar bitmek bilmezdi. Hayatını edebiyata vermiş bir insandan istifade edeceklerine haylazlık peşindeydiler. Halit Fahri de mır mır mır hiç duyulmayan bir sesle ders anlatırdı. Çocuklardan biri çıkar, “Hocam yoruluyorsunuz, siz ders anlatın, ben sizin yerinize masaya vururum” der, maskaralık yapardı.
Devamı Derin Tarih Ocak Sayısında…