İstanbul 16 Mart 1920’de İngiliz ve Fransızlar tarafından işgal edildi. İki gün sonra Meclis-i Mebusan çalışmalarına ara verecekti. Bu noktaya dikkat edelim: Meclis-i Mebusan kapanmadı, sadece çalışmalarına ara verdi. Tıpkı bugünkü TBMM’nin zaman zaman yaptığı gibi…
Her ne kadar güvenlik nedeniyle Mustafa Kemal Paşa Meclis-i Mebusan’ın toplantılarına katılmamış olsa da Erzurum mebusu olarak bu meclisin üyesiydi. Meşruiyeti tartışılmayacak, ülkenin tek yasal meclisi mevcutken, hiç vakit geçirmeden, 19 Mart akşamı valiliklere ve kolordu komutanlıklarına acele kaydıyla bir genelge gönderdi. Bu genelgede İstanbul’daki meclisin artık çalışamayacağı düşüncesiyle Ankara’da olağanüstü yetkilere sahip bir meclisin açılacağını, bu nedenle her sancaktan, nüfuslarına bakılmaksızın beş üye seçilip Ankara’ya gönderilmesini istedi.
Bütün sancaklarda idarî-askerî zevat ile eşraf bu işle uğraşırken 11 Nisan günü İngilizler İstanbul’daki Meclis-i Mebusan’ı kapattılar; üyelerinin bir kısmını tutuklayarak Malta’ya gönderdiler. Tutuklanmayanlar ise Kemal Paşa tarafından Ankara’ya davet edilecekti.
Gazi Paşa’nın bu hamlesi Ankara’da toplanacak meclise hem içeride, hem de uluslararası alanda meşruiyet kazandıracaktı. Ankara’da toplanacak meclis, meşruiyeti olan Meclis-i Mebusan’ın bir nevi vekilliğini üstlenecekti. Bu nedenle mebuslarına milletvekili, bakanlarına vekil, başbakanına da başvekil denildi.
Devamı Derin Tarih Şubat Sayısında…