Çokpartili hayata geçilmeden hayli zaman önce Falih Rıfkı Atay “Türkiye’de demokrasi hoca ve mürteci saltanatı demektir” diye yazmıştı. Yazmakla kalmamış, 1933’te yayımladığı Eski Saat kitabına bu cümlenin geçtiği yazıyı da almıştı. (Kitabın adındaki “eski” kelimesini de atlamayalım lütfen; eski rejim/ancien régime, eski usul, eski dünya, eski devir gibi menfi vurgular yüklü bir ifadedir bu; konu eski saat olunca alaturkalık da giriyor işin içine).
O devirde muhtemelen takdir de toplamıştır Falih Rıfkı’nın bu sert ve kıyıcı ifadesi. Hâlbuki demokrasi en sade şekliyle halk hâkimiyeti, millet egemenliği değil miydi? Niçin âdeta otomatik olarak hoca ve irtica/mürteci saltanatı ile eşitleniyordu? Halk, millet mahzâ hoca ve irticadan mı ibaretti? Demokrasi istemiyorsan bu fikrini hacıyı hocayı işe karıştırmadan beyan edemez misin?