Bugün Türkiye’nin Cumhur/Başkanlığı sistemine geçişinin bir sistem bunalımından doğduğu hepimizin malumu. Halk tarafından seçilmiş olan Meclisten çıkan Başbakanın geniş yetkileri ile yine halk tarafından seçilmiş olan Cumhurbaşkanının geniş yetkileri ve sorumsuzluğu (lâyüsel oluşu) ister istemez bir çift başlılığa yol açıyor ve iki iktidar odağı arasında bir yetki çatışmasını kaçınılmaz kılıyordu.
Sistemin topuzu ya Başbakana doğru kaydırılarak Cumhurbaşkanlığı sembolik bir makama indirilecekti ki, doğrudan halk tarafından seçilmesi bunu imkânsız kılmıştı veya devletin başı ve başkomutan olan Cumhurbaşkanına doğru kaydırılacak ve Başbakanlık lağvedilecekti. İki iddialı makamın aynı geminin dümenine yan yana oturmasından doğan sıkıntılar zaten bir süredir yaşanmaktaydı. Bunun çözümü, MHP’nin de büyük koalisyona, bir bakıma 12 Eylül 1980 darbesinden önceki Milliyetçi Cephe’ye (MC) katılmasıyla ve Devlet Bahçeli’nin teklifiyle “Cumhurbaşkanlığı sistemi” olarak bulundu.
Aynı şekilde 1923 yılı sonlarında Lozan onaylanmamakla birlikte yeni imzalanmıştı. TBMM Hükümeti olarak idare edilmekte olan Türkiye’de 29 Ekim 1923 günü Cumhuriyetin ilanı da benzer bir sistem bunalımı üzerine gündeme gelmişti.
Devamı Derin Tarih Mart Sayısında…