Onun sessiz sedasız göçmesiyle İmam Hatip Okulları neslinin ilk sağlam sacayağı kırıldı demek mübalağalı olmayacak sanırım. Bekir Topaloğlu, Hayrettin Karaman ve Tayyar Altıkulaç üçlüsünün etrafında, onları 12’ye tamamlayan yakın bir müttefikler (rivayetlere göre yeminliler) halkası vardı, onların etrafında da muhlis ve muhiplerden oluşan birkaç hâle daha. Dış ve yan halkalarda ise daha büyük bir kalabalık… Bir İmam Hatip camiasının yakın- uzak halkaları ve bunun hissiyatı. Onların severek kullandıkları ifade ile bir “Nesil”, hatta “Altın Nesil”.
Ama üçlünün statüsü ve itibarı hep ayrı oldu, farklı kaldı. Yükleri ve vazifeleri, tahammülleri ve dayanıklılıkları da öyle idi, öyle oldu. Aslında biraz da memleketlerinden kaynaklanan farklı mizaçlara, farklı önceliklere, farklı özelliklere sahiptiler (biri Oflu, biri Erzurumlu/Çorumlu, biri Kastamonulu), ihtisas alanı olarak da vazife taksimi yaparcasına farklı ilimleri seçmişlerdi. Bu farklılıklarını müsbet istikamette kullandılar ve birbirlerini tamamladılar. Başardıklarının tek tek kendilerinkinden büyük oluşunun sebebi de bu.