Tarih boyunca gerek coğrafi şartlar, gerekse barındırdığı farklı milletlerin itilafları, emel zıtlıkları, mücadeleleri, din ve mezhep farklılıkları nedeniyle Balkanlar Avrupa’da çatışmaların en çok yaşandığı bölge oldu. Zamanla Osmanlı hâkimiyetine giren bu coğrafyada ilk başlarda Osmanlı’nın kati tutumu sayesinde sükûn sağlanabildi fakat devletin zayıflamasıyla birlikte bu düzen de kayboldu. 1770’te Rus donanmasının Mora açıklarında görünmesiyle birlikte önce Rumlar, sonrasında da diğer halklar zamanla ayaklanmaya ve millî emellerle Osmanlı’ya isyan etmeye başladılar. 19. yüzyıla gelindiğinde Balkanlar Osmanlı İmparatorluğu’nun başlıca sorunu haline geldi. Buradaki hemen tüm halklar çatışma halinde oldukları gibi yine hemen hepsi ırksal yahut dinsel yakınlık duydukları bir büyük hami devlet edinmişlerdi. Bu durum, Osmanlı’nın Balkanlardaki sorunlarının hiçbir zaman bir iç mesele olarak halledilememesini ve bu sorunların büyük devletlerin müdahalesi ile büyük diplomatik problemlere dönüşmesine yol açıyordu.
1829’da Yunanistan, 1858’de Karadağlılar ve Sırplar, 1862’de Eflak ve Boğdan tek tek özerklik kazanmışlar yahut tamamıyla imparatorluktan kopmuşlardı. Özellikle 1877-78 Osmanlı-Rus Harbi’nde (93 Harbi) Osmanlı’nın mağlup olması ve Rus ordusunun Yeşilköy’e kadar ilerlemesi Balkan devletlerinde büyük umutlar doğurdu. Osmanlı’nın artık sona erdiği ve başta Bulgaristan olmak üzere tüm Balkan devletlerinin bağımsızlıklarını kazanacağı düşünülüyordu.
Devamı Derin Tarih Ekim Sayısında…