Sultan V. Murad’ın üç kızından ortancası olan Fehime Sultan (1875-1929), babasının şehzadeliğinde doğdu. Bir yaşında iken babası padişah oldu. 93 gün sonra da tahttan indirilip Çırağan Sarayı’na hapsedilen babasının yanında çocukluğunu geçirdi. Annesi Meyliservet Kadınefendi’yi 13 yaşında kaybetti. V. Murad, padişah biraderine haber göndererek evlenme çağı gelip de geçmekte olan üç kızını kendisine emanet etti.
Bunun üzerine Sultan Hamid, ağabeyinin üç kızı Hadice, Fehime ve Fatma Sultanları Yıldız Sarayı’na aldı. Padişahın yeğenlerini kendi kızlarından ayırmadığı, hepsine aynı miktarda maaş verilmesinden bellidir. Ancak tahttan indirilmiş bir padişahın kızlarına münasip talip çıkmadı. 30 yaşını geçen Hadice Sultan için, saray çevresinden birinin oğlu olan Ali Vâsıf Bey münasip görüldü. Paşa rütbesi verilen damat, Şûrâ-i Devlet (Danıştay) âzâlığına tayin edildi.
Ablasından daha güzel olmayan 26 yaşındaki Fehime Sultan da, Posta-Telgraf Nezâreti İdare Meclisi Âzâsı Hâfız Ahmed Tevfik Bey’in oğlu ve Mâbeyn Şifre Kâtiplerinden Ali Gâlib Paşa (1871- 1950) ile evlendirildi. Çerkez asıllı Ali Gâlib Paşa, Mekteb-i Mülkiye mezunu, iyi Fransızca, Arapça ve Farsça bilen bir zât idi. Vezir yapılarak, 1906’da Şûrâ-i Devlet’e tayin edildi.
Hadice ve Fehime Sultan’ın düğünü, Sultan Aziz’in kızı Emine Sultan ile aynı gün oldu. Ancak iki kız kardeş de kendilerine layık görmedikleri namzetlerini beğenmedi. Hatta evvelce “Haremağasına bile razıyım” diyen Hadice Sultan, “Kendi kızlarını Gazi Osman Paşa’nın oğulları ile evlendirirken, bize aşağı kimseleri münasip görerek tahkir etti” dediği amcasına kin bağladı. Bu takıntı, onu büyük bir skandala sürükledi ve babasının kahrından ölümüne sebep oldu. Fehime Sultan’ın zevci, kız kardeşlerinin evlendiği kısmetlerden daha yüksek meziyette idi. Hiç de çirkin bir adam değildi. Ancak Fehime Sultan da, ablası gibi zevcini kabullenmedi. Yedi sene sonra, II. Meşrutiyet ilan edilince geçimsizlik iyice su yüzüne çıktı ve zevcinden ayrılmak istedi.
Şeyhülislâm Musa Kâzım Efendi araya girerek, Damat Bey’i zevcesini boşamaya ikna etmek istedi. Ancak zevcesinin haysiyetini muhafaza etmek isteyen Damat Gâlib Paşa, kendisinin mutad bir buhran geçirdiğini; zamanla düzelip tekrar mesut olacaklarını ileri sürerek teklifi reddetti. Nihayet 1910 yılında Damat Paşa razı oldu; talâk tazminatı da almadı. Meşrutiyet’ten sonra Sultan Hamid’in yakınlarından olduğu için açığa çıkarılan Gâlib Paşa, sonradan evlendi; çocuk sahibi oldu. Ömrünün sonlarına doğru görme kabiliyetini kaybederek Beşiktaş’ta vefat etti.
Fehime Sultan, aynı sene bir mesirede görüp beğendiği Hilmiefendizade Behçet Bey’in oğlu Mahmud Tevfik Bey (1880-1962) ile evlendi. Sultan’dan beş yaş küçük, kısa boylu, tıknaz, Sultan’ın önceki zevcinden hiç de yüksek mertebede bulunmayan, ordudan ayrılmış bir yüzbaşı idi. Üstelik boşandığı önceki zevcesinden de iki çocuğu vardı.
Nikâhları, sarayda şeyhülislâm tarafından değil; ablasınınki gibi evde mahalle imamı tarafından kıyıldı. Basiretçi Ali Bey’in kızı olan ilk zevcesi gelip, “Bu adama varmayın, fena adamdır” dediyse de dinletemedi.