Azerbaycan Türklerinin ‘Bakı’ dedikleri bu kadim şehrin kaderi, 1806’da Rus hâkimiyetine geçmesiyle değişti. 19. yüzyılın ilk yarısının sonlarına doğru (1847), ilk petrol kuyusunun açılmasıyla stratejik önemi artan Bakü, 20. yüzyıla gelindiğinde Çarlık Rusya’nın en büyük ve önemli endüstri merkezlerinden biri oldu. Bu yüzden şehir, 1905 ve 1917 Rus-Bolşevik devrim hareketlerinin Güney Kafkasya’daki merkezi konumundaydı. Hatta bu hareketler, Bakü başta olmak üzere bugünkü Azerbaycan’ın yerleşim yerlerinde bir Türk-Ermeni etnik çatışması şeklinde cereyan etmiş ve bu süreçte Rus desteğini alan Ermeniler, binlerce Müslüman-Türkün ölümüne sebep olmuşlardı. Bu bağlamda sadece Ermeni Taşnak-Rus Bolşevik askerî ve siyasî güçlerin eseri olan 31 Mart 1918 tarihli katliamı hatırlamak yeterlidir.
1918, Doğu Anadolu ve Güney Kafkasya için kritik olayların yaşandığı bir yıl oldu. Ekim 1917 Bolşevik İhtilali’nin ardından Rus ordusu geri çekilince Ermeniler, “bağımsız Ermenistan”ı kurabilmek hevesiyle bölgede yaşayan Müslümanlara karşı saldırılara başladılar. Bunu önlemek üzere Osmanlı Devleti, 12 Şubat 1918’den itibaren Erzincan’dan doğuya doğru bir askerî harekât düzenledi. Albay Kâzım Karabekir komutasındaki Osmanlı 1. Kafkas Kolordusu tarafından gerçekleştirilen ve 2. Kolordu’nun da destek verdiği harekât, 14 Nisan’da Batum’un geri alınmasıyla sonuçlandı. Bu arada 3 Mart 1918’de imzalanan Brest-Litovsk Antlaşması’yla Ruslar Kars, Ardahan ve Batum’u tahliye ederken aynı şekilde Doğu Anadolu’daki askerî güçlerini de 6 ilâ 8 hafta içinde boşaltacaklardı. En önemlisi, bölgenin geleceği, bölge halkları ile Osmanlı Devleti arasında belirlenecekti. Böylece Osmanlı bu tarihten sonra Kafkasya’da izleyeceği siyasetin uluslararası meşruiyetini de almış oluyordu.
Devamı Derin Tarih Kasım Sayısında…