Sultan II. Mahmud hakkında en fazla manipülasyon yapılan padişahların başında gelir. Devlet sisteminde yaptığı köklü değişikliklerle kendinden evvelki ile sonraki Osmanlı arasında bariz bir fark oluşturan II. Mahmud vesikalara, tarihçi ve âlimlerin beyanlarına nazaran bin yılda bir gelen “müceddid”, asrın “mehdisi” ve “gazi”dir. Muhalifi ve amansız düşmanı Kavalalı Mehmed Ali Paşa’nın yaptığı propagandalar ve kimi yabancı seyyah ve elçilerin beyanlarına göre ise “gâvur padişah”tır. Bernard Lewis, Stanford Shaw, Stefanos Yerasimos, Niyazi Berkes ve emsallerine göre Batıcı, laik, modern ve seküler bir profil arz eder. Bu devir ve kahramanı sadece münferit şahısların değil, bir rejimin de dikkat sahasına girmiştir: Kemalist rejimin tahkimi için yapılan inkılaplar, kurucu kadroları bir meşruiyet problemiyle baş başa bırakmış, bu maksatla Osmanlı tarihi kötülendiği gibi Cumhuriyeti doğuracak bir rahim olarak da yeniden kurgulanmaya çalışılmıştır. Bundan sağ ve sol kanattan pek çok ismin hakkında görüş serdettiği Sultan II. Mahmud ve icraatı da nasibini almıştır.
1940 yılında Maarif Vekaletinin bastığı Tanzimat isimli eser Cumhuriyet’in kendi meşruiyeti için Osmanlı tarihini depo olarak kullanmasına güzel bir misal teşkil eder. Fakat Cumhuriyet Türkiye’sinin kurucu ismi M. Kemâl Paşa’nın 1921 senesinde II. Mahmud ve devri üzerine meclis kürsüsünden yaptığı bir değerlendirme vardır ki hakikaten calib-i dikkattir. 1940 yılındaki meşruiyetçi yaklaşımın tersine, tenkitçi bir gözle devre yaklaşan bu konuşma Sultan II. Mahmud ve icraatının elastikî yapısına güzel bir misal olsa gerek. Gelin şimdi birlikte M. Kemâl Paşa’ya kulak verelim:
Devamı Derin Tarih Mart Sayısında…