“Türk sanat ve medeniyeti tarihinin onu tanımazlıktan gelen batı ülkelerinde güçlü bir savunucusu oldu. Asıl önemlisi bunu onun adını yaşatacak kitaplarıyla yaptı. Eğer bugün Anadolu Türk sanatı genç kuşak sanat tarihçilerimiz tarafından daha iyi tanınma yolunda gelişiyorsa bunda Gabriel’in yönlendirici olarak hizmeti inkâr olunamaz.”
Sanat tarihçisi Prof. Dr. Semavi Eyice’nin bu sözlerle tanıttığı Albert-Louis Gabriel 2 Ağustos 1883 günü Paris civarında küçük bir kasabada dünyaya geldi. İki kardeşi vardı. Avukat olan Pierre Gabriel ve kız kardeşi Marie-Louise Gabriel’in babası çeşitli işler yapmış Bar-sur-Aube ilçesi mimarı tecrübeli bir sanatkârdı. Nitekim Gabriel’e çok genç yaşlarında çeşitli çizim ve teknik konular öğretmişti. Bir süre sonra aile Gabriel’in içinde yaşadığı ve vefat ettiği Bar-sur-Aube’deki baba evine taşındı. Gabriel lise tahsilini bu kasabada bitirdikten sonra Paris’teki Güzel Sanatlar Akademisi Mimarî Bölümü’ne yazıldı. Dünyaca meşhur olan bu okula girmek kolay fakat bitirmek zordu. Gabriel mimarî eğitimini başarıyla sürdürürken aynı zamanda Edebiyat Fakültesi (Sorbonne) Sanat Tarihi Bölümü’ne kaydoldu ve sonraki yıllarda dönem dönem çalışarak bu mektebi başarıyla bitirdi (1914).