Halil İnalcık için bugüne kadar pek çok sıfat kullanıldı. Bunlardan biri “duayen” tarihçi. Bundan 15 sene önce Türkiye Yazarlar Birliği tarafından Ankara Millî Kütüphane’de düzenlenen “İnalcık’la 85 Yıl” adlı sempozyumda kendisine atfedilen “Şeyhü’l-Müverrihîn” tabirine, aramızda bulunan Prof. Dr. Ahmet Yaşar Ocak, “Hayır o, ‘Şeyhü’l-Müverrihîn’ değil, ‘Kutbü’l-Müverrihîn’dir” diyerek itiraz etmişti.
İnalcık hocamızı en iyi ifade eden tabir budur. Çünkü o hakikaten bütün tarihçilerin kutbudur. Allah ona uzun bir ömür, kuvvetli bir hafıza, esaslı hocalardan alınmış sağlam bir ilmî temel ve bitip tükenmeyen bir çalışma azmi vermiştir. 100 senelik ömrünü, günlük çalışma performansına vurduğumuz zaman ancak 200 yılda tamamlanabilecek bir külliyatı üretmiştir. Bu külliyatın yüksek ilmî kapasitesi bütün dünyada kabul görmüş ve artık neredeyse yeryüzünün her tarafına yayılmış, rahle-i tedrisinden geçen talebeleri sayesinde bir “İnalcık ekolü” tarih sahasına yerleşmiştir.
Hem eski klasik bilgileri zamanın en iyi üstatlarından öğrenmiş hem de modern tarihçiliğin ileri metodlarını kullanarak kendine has yeni bir tarz geliştirmiştir. Bu tarzın, doktorasını tamamladıktan 10 yıl sonra kemale erdiğini söylemek mümkündür. Bu ilk 10 yıldaki eserlerini incelediğimiz zaman hâlâ alanlarında aşılamaz klasikler oldukları görülecektir.
Devamı Derin Tarih Eylül Sayısında…