Büyük şair Yahya Kemal’in deyimiyle “Biz ölülerimizle birlikte yaşarız”. Geçmişle olan bağımızı çoğu kez onlar üzerinden kurar, onların bulunduğu mekânları kutsar; hatta deyim yerindeyse onları hayatın içine dâhil ederiz. Kadim geleneğimizdeki kurganlar, estetiğinin zirvesine ulaşan mezar taşları, millî ve manevî dünyamızın liderleri için inşa ettiğimiz türbeler ve anıt mezarlar bu bakış açısının yansımalarıdır. Bu yüzden ki kabir ziyareti günlük hayat ritmimiz içinde mühim duraklardandır.
Kabir ziyaretleri geçmiş ve bugün arasındaki sürekliliği sağlar. Ortak hafızayı canlı tutar. Bu yüzden tarihî şahsiyetlerin türbelerine yapılan ziyaretler özel bir öneme sahip. Özellikle de Sultan Türbeleri… Bu mekânlara hürmet geçmişe olan vefa borcumuzun bir tezahürü. Bugün Sultan Türbelerini ziyaret hususunda bazı ihmallerimiz olduğu gibi ziyaret adabı konusunda da ihmallerimiz var. Mesela Sultan Türbelerinde Kur’an tilaveti yapılmıyor.
Ben Naciye Sultan ile Enver Paşa’nın torunu olarak inanıyorum ki, bir aileye veyahut bir kimseye olan bağımız bize belli yükümlülükler getirir. Hanedan ailesinin bir parçası olarak ben son üç senemi türbelerde türbedarlık yaparak geçirdim ve bununla gurur duyuyorum. Görev yaptığım türbeler arasında II. Mahmud Han, Kanuni Sultan Süleyman Han, I. Abdülhamid Han ve Aziz Mahmud Hüdai Hazretleri bulunuyor. Öncelikle buralara sahip çıkan Türçek derneğine ve türbedar arkadaşlara teşekkürü bir borç bilirim. Aralarında üç senemi geçirdiğim için gönül rahatlığı ile söyleyebilirim ki türbeler emin ellerde ve çalışanlar ellerinden geleni yapıyorlar.
Türbedarlık yaptığım zaman içinde gördüğüm en büyük eksiklik türbelerde Kur’an tilavetinin yapılmamasıydı. Kanuni Sultan Süleyman Han türbesinde görevli olduğum süre içerisinde kısa kayıttan yaptırdığım Kur’an tilaveti esnasında yaptığım gözlemler neticesinde şu tespitleri yaptım:
1) Gelen misafirler gürültü yapmadı;
2) Gürültü yapanlar yine misafirler tarafından uyarıldı;
3) Türbeler müze havasından kurtuldu.
Bu uygulama herkes tarafından memnuniyetle karşılandı fakat bu yönde kanuni bir karar olmadığından devam ettiremedim. Bu sebeple milletimize hizmet eden Sultanlarımızın tekrar Kur’an ile buluşturmak için gerekli kanuni düzenlemenin yapılmasını talep etmeliyiz.
Hepimiz Ayasofya’da kılacağımız ilk Cuma namazını dört gözle bekliyoruz. (Bu konuda Sayın Mustafa Armağan’ın kitabı Ayasofya’nın Sırları kitabını incelemenizi tavsiye ederim.) Fakat bu sırada Sultan Türbeleri ile ilgili bu meseleyi de çözmeliyiz. Bu bizim dedelerimize ve tarihe bir vefa borcumuz.