Osmanlı Sarayı yalnızca padişahın evi değil, devletin idare edildiği ve bazı devlet dairelerinin sekreteryalarının bulunduğu, toplantı ve merasimlerin icra edildiği, ayrıca saray akademisinin faaliyet gösterdiği mekândı.
Üç ayrı kısımdan müteşekkil Topkapı Sarayı’nın halkın da girebildiği birinci avlusunda devlet daireleri bulunur, ikinci avlusunda Divan-ı Hümâyun toplanır ve merasimler icra olunurdu. Üçüncü avlu padişahın asıl rezidansı olup Enderun mektebi ile Harem-i Hümâyun buradaydı. Dârüssaade (saadet evi) de denilen harem, padişahın ailesiyle beraber yaşadığı yerdi.
Padişahın annesi hayatta ise valide sultan unvanı ile Harem-i Hümâyun’un âmiri olup ayrı tahsisatı, dairesi ve hizmetkârlarıyla bir nevi first lady mevkiindeydi. Halbuki bütün dünyada bu mevki devlet reisinin zevcesine aittir. Bu usul Türk-İslam kültüründe anneye verilen değeri göstermesi bakımından dikkat çekicidir.
Valide sultanlar umumiyetle padişahın en yakın müşavirlerindendir. Tedbirli hareket ve görüşleriyle buhranlı devirlerin atlatılmasında ehemmiyetli rol oynamışlardır. Mesela küçük yaşta padişah olan Sultan IV. Mehmed’in annesi ve naibesi Hatice Turhan Valide Sultan, Köprülü Mehmed Paşa gibi liyakatli bir vezirin sadrazamlığa tayinini temin ederek memleketi mutlak bir felaketten döndürmüştür. Padişah ailesinin bütün fertleri gibi valide sultanlar da ülkenin en ücra köşelerini, yaptırdıkları sayısız hayır eserleri (cami, mescit, imaret, hastane, çeşme, sebil, medrese, sıbyan mektebi, kervansaray) ile donatmışlardır.
Devamı Derin Tarih Dergisi Temmuz 2016 Sayısında…