Misyonerlerin Osmanlı’ya ilgisi 1820 yılından sonra başlıyor. Misyonerleri özellikle Osmanlı tebaasıyla ilgilenmeye sevk eden faktör neydi?
Katolik misyonerlerin faaliyetleri çok daha önceden başlamıştı. Ancak Protestan misyonerlerin faaliyetleri daha yaygın ve etkin olduğundan Türkiye’deki misyonerlik çalışmaları daha ziyade Protestanlıkla özdeşleşti. Onların etkisini artıran en önemli etken, faaliyetlerini destekleyen İngiltere ve ABD’nin bölgedeki nüfuzuydu. İngiliz ve Amerikalı Protestan misyonerler Anadolu’da daha çok siyasî yönleriyle gündeme gelen misyonerlik faaliyetlerini birlikte sürdürdüler.
Osmanlı İmparatorluğu’nun çok uluslu, çok dinli ve çok dilli yapısı misyonerlerin dikkatini çekti. Çünkü faaliyetlerini farklılık veya sorunlar üzerine temellendirmişlerdi. Avrupalı Hıristiyan güçlerin dünyanın büyük bir kısmını sömürgeleştirdikleri bir dönemde Osmanlı Devleti’nin tebaası olarak çok sayıda Hıristiyanın bulunmasını kabul edemiyorlardı. Osmanlı topraklarındaki yerli Hıristiyanları açtıkları eğitim ve sağlık kuruluşlarının desteğiyle ıslah ederek onları cehaletten kurtarmak ve Türklerin karşısına bir kuvvet olarak çıkarmak istiyorlardı. Ayrıca Osmanlı topraklarında bazı eski Hıristiyan kilise ve yapılarının bulunmasının, misyonerliğin stratejisyeni kabul edilen Paul’un da Osmanlı topraklarında yaşamış olmasının misyonerleri bu topraklara sevk ettiğini söyleyebiliriz.
Devamı Derin Tarih Kasım Sayısında…