JAVİER ALBARRAN: İSPANYOL MİLLETİ, ŞEYTANLAŞTIRILAN ENDÜLÜS’ÜN “YENİDEN FETHİYLE” OLUŞTURULMUŞTUR

KONUŞAN: ÖZLEM KOCUKELİ ÖZBAY

Gırnata’nın düşüşü Reconquista için ne anlama geliyordu? Böylece İspanyolların “megali ideası” olan “Endülüs’ün yeniden fethi”, yani Reconquista hareketinin askerî ve siyasî aşaması tamamlanmış mı oluyordu? Eğer öyleyse, Reconquista için nasıl bir dönemin başladığını söyleyebiliriz?

Her şeyden önce bazı kavramları açıklığa kavuşturmak gerekmektedir. Reconquista’dan bir süreç veya tarihî dönem olarak söz etmek doğru değildir. Çünkü böyle bir dönem mevcut değildir. Bu kavram 19. yüzyıl İspanyol milliyetçiliğinin, millî kurtuluş süreci olarak, İspanyol milletinin yabancı bir “dış” işgalciden kurtarılmasına yönelik icat ettiği bir fikirdir. Ortaçağ’da İber Yarımadası’nın kuzeyindeki Hıristiyan krallıklarının bölgesel yayılmacılığını ve hepsinden öte, kralların gücü elinde toplaması ve merkezileştirmesini meşrulaştırmaya hizmet eden, sözde kayıp toprakların yeniden fethi veya düzenin yeniden kurulması ideolojisi doğrultusunda kullanılıyordu. Öbür yandan, el-Endülüs-Endülüsya ilişkisi de kurulmamalıdır. Endülüsya (toprak olarak Endülüs) İspanya’nın güney bölgesi olup, günümüzde bölgesel bir siyasî yönetime dönüşmüştür. El-Endülüs ise Arap kaynaklarında, yalnızca İspanya’nın güneyinin değil, Ortaçağ’daki haliyle bütün İber Yarımadası’nı ifade eden bir terimdir.

Son olarak, 15. yüzyılın sonu itibariyle, bağımsız bir siyasî varlık olarak İspanyollardan da söz edemeyiz. Bu, iki krallığın, yani Kastilya ve Aragon krallıklarının evlilik yoluyla birleşmesi ve sonunda Hispanik monarşisinin doğmasıyla mümkün olmuştur. Buna göre Gırnata’nın düşüşü İber Yarımadası’ndaki son İslâm devletinin yok olmasıdır ve bu olay Kastilya’nın ideolojik yapısı için çok önemli bir dönüm noktasıdır. Bu işgal Haçlı anlayışı çerçevesinde görülmüş, hatta bu hadiseye Mesihci anlamlar bile yüklenmiştir. Ancak bu olay “yeniden fetih” sürecini sona erdirmemiştir; zira daha önce belirttiğimiz üzere, bu bir süreç değil, ideolojidir. İdeoloji olması nedeniyle de, kullanılmaya devam edilmiştir. Örneğin 16. yüzyılda Kuzey Afrika’daki İspanyol seferlerinde, hatta Amerika’nın fethi söyleminde bile yerini almıştır.

Hıristiyanların Endülüs topraklarını ele geçirme hareketleri, İber Yarımadası’nın siyasî egemenliğini İspanyollara yeniden açmaktan mı ibaretti? Gırnata’nın düşüşüyle İspanyolların ne tür kazanımları oldu?

El-Endülüs’ü oluşturan toprakları fetheden Kastilya ve Aragon için Gırnata’yı ele geçirmek birçok anlam taşıyordu. Kendilerinden çok farklı bir sosyal yapıya sahip toprakların birleştirilmesi, bir şekilde bütünleştirilmesi gereken bir toplum anlamına da geliyordu. Bu toplumsal bütünleşme; Arapça eserlerin Latinceye ve Roma dillerine tercüme edilmesi, Tuleytula (Toledo) gibi şehirlerde Hıristiyan olup Arapça konuşan nüfusun varlığı veya Hıristiyan şehirlerinde Müslüman mahallelerin teşekkülüyle neticelenmiştir. Sanat da bu ortamdan çok etkilenmiştir. Böylece Mudejar (Müdeccenler) sanatı ortaya çıkmıştır. Bir başka deyişle, bu toprakları ele geçiren Hıristiyan krallıklar, tek ve en önemli mirasçılar olmasa da, Endülüs mirasının varisleri haline gelmişlerdir. Mimari yapılardan önemli kültürel, entelektüel ve sanatsal mirasa, tarım tekniklerinden zengin söz dağarcığı gibi daha pragmatik alanlara kadar birçok bilgi ve beceriyi devralmışlardır. Bu bağlamda bu Hıristiyan krallıkları ve daha sonra da Hispanik monarşi, İslâmî geçmişi kendi tarih söylemlerine entegre etme ve bu potada eritme sürecini başlatmışlardır. Bu soruya birçok şekilde cevap verilebilir: Yeniden fetih ideolojisi yoluyla dışlamadan, bu yolla entegre etmeye kadar çeşitli cevaplar verilebilir. Örneğin, Başpiskopos Jiménez de Rada (13. yüzyıl) gibi yazarların önemi, Mozarap toplumunu (Roman lehçeleriyle Arapça konuşan topluluk) doğurmuştur. Geri alınan topraklarda kalan Müslüman nüfus da kendi tarih söylemlerini bu yeni realiteye uydurmak zorunda kaldılar ve zaman içinde Mağribîler (Moriskolar) için bir İslâmî-Hıristiyan geçmiş inşa etmeye kalkışan Lead Books of Sacromonte gibi ilginç fenomenler de ortaya çıkmıştır.

Devamı Derin Tarih Ocak Sayısında…

Benzer konular