KONUŞAN: TAHA KILINÇ
Sizin 1961’de ilk kez milletvekili oluşunuz, Kıbrıs sorununun da alevlenmeye başladığı bir zamana tesadüf ediyor. O günlerin atmosferini anlatır mısınız?
İlk milletvekili seçilişim, 1961’de Adalet Partisi’nden. Zannediyorum henüz yemin etmemiştik, partinin Ankara Necati Bey Caddesi’ndeki genel merkezini taşladılar. Epey ciddi gerilim oldu. Parti yönetiminden istifalar yaşandı. Sonrasında, beni genel idare kuruluna aldılar. Böylece genç yaşımdan itibaren, siyasî hadiselerin içinde yer almaya başladım.
Ben o zaman henüz 28 yaşındaydım, ama resmî yaşım 30 görünüyordu. Fakültede okurken “Vahdet” isimli bir mecmua çıkarmak istemiştim. Onun imtiyaz sahipliği için 21 yaş sınırı vardı. Avukat olan Ali Ağabeyim de yaşımı büyütmüştü. Bu yaş büyütme işi, milletvekili olurken de işime yaradı. O zamana kadar fakültede talebe cemiyeti başkanlığı ve diğer birçok işi zaten yürütüyordum.
1961 itibariyle, Kıbrıs’ta kan gövdeyi götürüyordu. Darbeden sonra Cumhuriyet Halk Partisi’nin ve İsmet Paşa’nın iktidara gelmesini fırsat bilen Yunanistan ve Rumlar, Türklere saldırılarını yoğunlaştırmışlardı. Yunanistan, “Kıbrıs’ı ele geçirmek için en uygun zaman” diye düşünüyordu. Kıbrıs’ta Türklere sürekli saldırılar olurken, içeride de “Ada’ya çıkarma yapalım” baskıları yoğunlaşmaya başladı. Askerî müdahale ve denizden çıkarma yapma gündeme gelince, Meclis’te bunun için karar aldık. Gemiler Anamur’dan hareket etti. Bu arada, İsmet Paşa, “Bunu yapmayalım. 15 bin askerimiz şehit olur” diye konuşuyordu sürekli. Yine de kamuoyu baskısı sonucu, gemilerimiz yola çıktı. Fakat yarı yolda Amerika’dan “Geri dönün!” direktifi geldi, gemilerimiz yeniden limanlarımıza dönmek zorunda kaldı. Bilahare yeniden bir deneme daha yaptık, bu defa gemiler limandan ayrılmadan Amerika’dan müdahale geldi. İsmet Paşa’yı Amerikalılarla müzakere yapsın diye Washington’a gönderdik. Dönemin ABD Başkanı, İsmet Paşa ile sadece 3 dakika konuştu! “Hoş geldin”, “güle güle” derken zaten vakit doldu. Velhasıl, Amerikalılardan Kıbrıslı Türklere yardım için izin çıkmadı.
Cumhuriyet tarihi boyunca hep aynısı olmuştur: Halk Partisi ne zaman iktidara gelse, Yunanistan’ın Kıbrıs konusundaki emelleri artmıştır. Şu anda da Türkiye’ye daha rahat müdahale edebilmek için, Yunanistan topraklarına Amerikan askerleri konuşlandırılıyor. Yani “Biraz daha ilerlerlerse, bunları durduramayız” diye düşünüyorlar.
Hani biraz önce darbelerle Kıbrıs meselesinin alakasını anlattım ya, şu nokta da çok mühimdir: 1980 İhtilali olduktan hemen sonra, Kenan Evren, o zamana kadar hiçbir hükümetin yapmaya yanaşmadığı şeyi yaptı ve Yunanistan’ın NATO’ya üye olmasının önünü açtı. Süleyman Demirel ve Bülent Ecevit hükümetleri, bu konuda kesin bir duruş sahibiydi ve Yunanistan bir türlü NATO’ya giremiyordu. Ama Kenan Evren, ilk iş olarak bunu sağladı. Batı’dan talimatı alıyorlar, bütün adımlarını da buna göre atıyorlar.