Cumhuriyet’in ilk yıllarında dinî hayatın kısıtlanmasına gidildi. Bugünden bakınca inkılapları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Barış yapılsın diye tavizler verilmiş. Batı ne dediyse yapılmış. Mesela başlangıçta Musul ve Batum gibi önemli toprak parçaları vatan içerisindeyken dışarıda bırakılmış. Sonradan da kimse sahip çıkmamış ya da çıkamamış. Geçtiğimiz aylarda yaşanan bir hadise hakkında uzun saatler düşündüm. Malumunuz minibüsteki başörtülü kıza şiddet uygulandı. Bu toplum yüz senede nasıl böyle edepsiz olabildi? Ecdadını tanımayan bir nesil istediler, İslamdan uzaklaştırdılar. 15 seneden beri var fakat zihniyeti dönüştürmek kolay değil. Mesela Kardinal Richelieu “Devletler için ahiret yoktur, o hâlde ahlâk da yoktur” der. Devletler çıkarına göre hareket eder deniliyor. Bizde de son yüzyıl böyle geçti. Çıkar nasıl esas olur? Sen bir defa insansın. Devleti insan idare ediyor. İnsan ahirete gitmeyecek mi? Nasıl ahlâksız davranabilir? Bunları sormanın tam zamanı.
Peki Ayasofya’nın müzeye çevrilmesi hakkında ne dersiniz?
Batı’nın direktifiyle alınan bir karar. Fatih’in Vakfı bugün işgal altında. Gereğinin yapılması gerekiyor. Ama bu işler de o kadar kolay değil. Lobisi bitmiyor bu Batılıların. IMF’ye borcumuz bitti, rahat nefes alacağız dedik, Gezi ayaklanmasını başlattılar. Bugün Ayasofya’yı ibadete açıyorum desen kim bilir kimleri sahaya sürecekler! Kıbrıs Barış harekâtı sırasında Necmettin Erbakan Bey, “Adamlar kaçıyor, sonuna kadar gidelim” dedi; Bülent Ecevit, “Amerika ne der?” diye cevap verdi.
Devamı Derin Tarih Mayıs Sayısında…