1831’deki ilk büyük kolera salgınından sonra Osmanlı İmparatorluğu topraklarındaki belli başlı limanlara “karantinahaneler” ve “tahaffuzhaneler” inşasına girişilmişti (“Tahaffuz” kelimesi “muhafaza”dan gelmektedir). Özellikle hac ibadeti için dünyanın her tarafından Hicaz’a doğru yola çıkan Müslümanları taşıyan gemilerin güzergâhı üzerindeki kilit noktalara, büyük ve donanımlı karantina tesisleri kurulmuştu.
İstanbul’da Çatalca, Kavak ve Tuzla’da tahaffuzhanelerin bulunduğunu biliyoruz. Akdeniz’den gelen gemiler için Antalya, İzmir, Urla ve Çanakkale’de tahaffuzhaneler vardı. Hac güzergâhı için ise iki büyük tahaffuzhane öne çıkmaktadır: Karadeniz üzerinden gelenler için Sinop ve Asya Müslümanları için Kızıldeniz’deki Kamaran tahaffuzhaneleri.
Osmanlı bu karantina tesislerinde, Mekteb-i Tıbbiyyeden mezun olmuş ve Avrupa’ya ihtisas için gönderilmiş en gözde doktorlarını görevlendiriyordu. Bunlardan biri de Sultan Abdülaziz devrinde Mekteb-i Tıbbiyye-i Şahane’yi bitirmiş, 1872’de yüzbaşı rütbesindeyken fenn-i kimya tahsili için üç seneliğine Paris’e gönderilmiş olan Doktor Duka Efendi idi. 1881’de, Sultan II. Abdülhamid devrinde, Sıhhiye Nezareti tarafından Yemen’in Kızıldeniz sahillerinde, Cidde’ye 1.000 kilometre mesafedeki Kamaran Adası’na geçici bir karantinahane kurmakla görevlendirilmiş, bu uygulamanın faydalı olduğu görülünce ertesi sene esas karantina tesislerini inşa ve idare etmeye memur edilmişti. Sonraları Sıhhiye Nezareti bünyesinde sıhhiye müfettişliği, umur-ı sıhhiye umum müfettişliği ve karantina umum müfettişliği görevlerinde bulunmuş, ayrıca paşalık rütbesini de almıştır. Kamaran’daki beş yıllık görevinden döndükten sonra, 1888 yılında İstanbul’da Fransızca olarak neşredilen Revue Médico-Pharmaceutique isimli dergide Kamaran’daki çalışmalarını bir rapor hâlinde kaleme alır. Bu yazıları tercüme edilerek Tercümân-ı Hakîkat gazetesinin 4, 6 ve 8 Ağustos 1888 tarih, 3039, 3040 ve 3042 sayılı nüshalarında yayınlanır. Doktor Duka Paşa bu raporunda, adadaki karantinahane ile ilgili geniş bilgi vermenin yanı sıra, o yıllarda Asya’dan gelen ve çeşitli milletlere mensup hacıların özelliklerini de etraflıca anlatmıştır. Bu raporu Osmanlıcadan sadeleştirerek aktarıyorum.
Devamı Derin Tarih Mayıs Sayısında…