II. Dünya Savaşı’nda İngiltere, Fransa, daha sonra Sovyetler Birliği ve ABD’nin oluşturduğu Müttefikler ile Almanya ve İtalya’nın başını çektiği Mihver Devletleri arasındaki mücadele, Türkiye’deki kalem erbabına da yansımış, hatta Türk basınını Mihver ve Müttefik yanlıları olmak üzere iki kutba ayıranlar olmuştu. Johannes Glasneck savaş yıllarında Cumhuriyet ve Tasvir-i Efkâr’ı Alman dostu olarak tanımlanırken, Tan’ın sosyalist görüşlü olduğunu; Akşam, Vakit ve İkdam’ın ise orta yolda tutum aldığı; Yeni Sabah, Haber, Son Telgraf ve Vatan gazetelerinin de Müttefik yanlısı olduğu belirtilmiştir. Nurhan Kavaklı, Glasneck’in orta tutum içinde gösterdiği gazeteleri savaş karşıtı olarak görmektedir. Kavaklı’ya göre Akşam, Tanin, Ulus, Vakit ve Tasvir savaş karşıtıdır. Diğer yandan Akşam, Vatan, Tanin demokrasilerin cephesini tutmaktadır. Savaşa girme taraftarı gazetelerin başında ise Tan, Yeni Sabah, Vatan gelmektedir. Cumhuriyet ve Tasvir Almanya’ya, Tan Sovyetler Birliği’ne daha yakın durmaktadır. Edward Weisband ise daha farklı bir sınıflandırma yapar. Cumhuriyet ve Tasvir-i Efkâr’ın Alman yanlısı, Tan ve Son Posta’nın sosyalizm yanlısı, Ulus, Tanin, Yeni Sabah ve Vatan’ın müttefik yanlısı olduğunu, Akşam, Vakit ve Son Telgraf’ın ise her iki gruba eşit mesafede durduğunu belirtir.
Almanya II. Dünya Savaşı sırasında bütün faaliyetlerine rağmen propagandasının başarısız olduğunu fark edince 1942 yılı başında Türk basınını mercek altına aldı. Önce CHP’nin resmî yayın organı olan Ulus incelendi. Alman Dışişleri Bakanlığı’nın görüşüne göre, bu gazetede bir işbölümü vardı ve yazı işleri müdürlerinden biri olan Atay, faşist dostluğun notası niteliğinde başyazılar yazarken, diğer yazı işleri müdürü Esmer mütemadiyen Batılı devletlerin istediği gibi başyazılar kaleme almaktaydı. Fransızca nüshası La Republique ile birlikte Cumhuriyet ve Tasvir-i Efkâr Alman dostuydu. İnceleme neticesinde Alman politikalarını benimsemeyen gazeteler Yeni Sabah, Haber, Tan, Son Telgraf ve Vatan’dı ve bunların üzerindeki baskı arttırılmıştı. Almanya’yı en çok öfkelendiren gazeteler ise Yeni Sabah ve Haber’di. Bu iki gazetenin de yazı işleri müdürü olan Hüseyin Cahit Yalçın’ın Batılı devletlerle kurulacak sıkı bağın Sovyetler Birliği ile de kurulmasını istemesi Almanya’yı bir hayli öfkelendirmişti anlaşılan.
Almanya 1941 yılında Balkanlara saldıracağı sırada, Türkiye’nin tarafsız kalması ve basında bu yönde yazılar yayınlanması için Alman Dışişleri Bakanı Ribbentrop, 9 Mart’ta Almanya’nın Ankara Büyükelçisi Franz Von Papen’e gönderdiği telgrafta, basın ve radyo çalışanları için birkaç milyon döviz dağıtılmasını önermişti. Ayrıca, 1935 yılından itibaren sıcak ilişkiler kurdukları Cumhuriyet gazetesinin sahibi Yunus Nadi’ye Almanya lehinde yayın yapılması için birçok ticarî imtiyaz verilmiştir. Bunun üzerine bazı gazeteler, köşe yazıları üzerinden birbirlerine “parayı nereden buldun” minvalinde sorular yönetmeye başladılar. Mesela Sivas’ta çıkan, CHP’nin kurduğu Ülke gazetesinin Tan ve Sertellere yönelik “Moskova’dan maddî yardım alıyorlar” yönündeki eleştirilerine, Zekeriya Sertel, gazetesi aracılığıyla, “Siz 400 bin lirayı nereden buldunuz?” sualiyle karşılık vermişti. Anlayacağınız o dönemde basında âdeta fon fırtınası esiyordu. Hatta Tan, 21 İkinciteşrin 1939 tarihli nüshasında, “Türk matbuatı para ile satın alınamaz!” ifadesini manşetine taşımıştı.