Selçuklular 11. yüzyılda Afrika dışında bütün İslam dünyasına ve Anadolu’ya hâkim olarak siyasî birliği büyük ölçüde sağlamışlardı. Ancak çözülmesi gereken büyük bir problem daha vardı: Şia tehdidi ve mezhep çatışmaları.
10. asırda kurulan ve kısa sürede Kahire’yi, hatta Filistin’i ele geçiren Şia mezhebinin İsmailî koluna mensup Fatimîler Sünnî İslam dünyası için ciddi bir tehditti. Bu tehdit karşısında Müslümanlar mezhep taassubuyla hareket ederek iyice parçalanmışlardı. Hanbelî, Eş’arî, Mu’tezilî, Kerrâmî mezheplerinden her biri diğerini küfre nispet edecek kadar ileri gidiyordu. En küçük bir itham tarafları silahlı çatışmanın eşiğine getiriyor, birbirlerini öldürmelerine yol açıyordu.
İslam dünyasında siyasî birliği sağlamaya çalışan Selçuklular bir yandan da bu problemle mücadele etmek zorundaydılar. Sultan Alparslan döneminden (1063-72) itibaren medreseler, kütüphaneler ve zaviyeler kurarak bir ilim ve kültür ordusu meydana getirdiler. Askerî ve siyasî kudretlerini yükseltirken birlik ve beraberliği de güçlendirmeye çalıştılar.
Devamı Derin Tarih Şubat Sayısında…