Fransa, İspanyol tehdidine karşı 1526’da adeta Osmanlı himayesine girdi. Paris’teki monarşinin rakibi Habsburglar, Hıristiyan Fransa’nın “din düşmanı Türkler” ile diğer Hıristiyan devletlere karşı ittifak yapmasını çok aşağılık buluyorlardı. Hatta Fransa sahilindeki Toulon şehrinin sekiz ay Türk kolonisi olarak Osmanlı donanmasına üs olması ve şehirde beş vakit ezan okunup darü’l-İslam toprağı muamelesi görmesi Fransa’da da tepki görmüştü. Fakat 18. yüzyılda Osmanlı eski gücünü sürdüremediği gibi Fransa’nın hızla yükselmesi iki ülke arasındaki eski münasebetleri değiştirmeye başladı. 1700’de İstanbul’daki Fransız elçisi Saray’daki merasimde kılıcını çıkarmayı reddettiği gibi yüzyılın sonuna doğru Fransız orduları Doğu Akdeniz’de Osmanlı’ya silah doğrultacaklardı. Fransa’nın Mısır ve Suriye’yi işgal ederek İngiltere’nin önüne geçme politikası Osmanlı’yı sarsmaktan başka, Rusya’da darbe yaşanmasına bile yol açacaktı.
18. yüzyılın son çeyreğinde Avrupa’daki ittifakların değişikliği, Fransa’nın yükselişi ve Akdeniz-Hint Okyanusu hattında yaşanan gelişmeler dünya siyasetinde yeni bir dönemin doğuşunu hazırlıyordu. Genç Fransız Kumandan Napolyon Bonapart, 1797’de İtalya’da yürütülen operasyonları idare ediyordu. Bonapart’ın başarıları, Fransa ile Avusturya arasında Venedik Cumhuriyeti’ni tarihe gömüp İtalya’yı paylaşan Campo Formio Antlaşması’nın imzalanmasını sağladı.
Devamı Derin Tarih Ocak Sayısında…