Ahşapla sergüzeşt insanlığın varoluşu kadar eskiye uzanıyor. Tabiatı gereği barınma, ısınma gibi pek çok ihtiyacı dolayısıyla insanın ahşapla münasebeti kesintiye uğramamış, inşa ettiği dünyanın her köşesinde ahşap kendisine yer bulmuştur. Kültür tarihi içinde de atasözlerinden deyimlere zenginleşen anlam dünyasıyla birlikte varlığını sürdürmüş, zaman içinde maharetli ellerden, meşakkatli yollardan geçerek hayat bulduğu yerlerde ahşap sanatının mihenk taşlarını oluşturmuştur.
Selçuklu ile başlayan fakat şimdilerde kaybolmaya yüz tutan ahşap sanatının fevkalade ürünü olan ahşap camilerden İremit Camii ruhumuzu coşkulu bir nefesle donatırken, rotamıza yön veriyor bu ay. Artvin’in Borçka ilçesi Maçahel (Camili) Havzası Maral köyünde, Gürcistan’a 3 km uzaklıkta yer alan cami 1851 yılında inşa edilmiş. Yapılışının üzerinden çok geçmeden olumsuz hava şartları ve yıkılma tehlikesi hasebiyle yöre halkı tarafından yerinden sökülüp orijinal hali muhafaza edilerek bugünkü yerine taşınmış.
Eserin günümüze sapasağlam ulaşmış olması, dönemin mahir ustalarının ahşap seçiminde coğrafya ve iklime göre ne kadar isabetli bir tercihte bulunduklarını gösteriyor. Örnek verecek olursak, Şavşat ilçesinde çam ağacıyla inşa edilen yapılar 200 yıl kadar dayanıklılık gösterirken, Maral köyü için kestane ağacı uygun görülür. Hâsılı bu köyün toprakları kestane ağacını uygun bulup bağrına basıyor ve ona yaşama hakkı tanıyor diyebiliriz.
Taş bir bodrum kat üzerine geçme usulüyle çivisiz olarak inşa edilen, oyma ve kakma sanatının hâkim olduğu iki katlı ve iki katında da giriş kapısı bulunan caminin dış yüzeyi oldukça sade. Harime girişi sağlayan yeşil ve mavi rengin hâkim olduğu kapının dış yüzeyini çerçeve içine almış taç, papatya ve yaprak motifleri oluşturmakta. Dış cephenin sadeliğinin yanında aslında cami kapısı iç mekânda bizi bekleyen görsel şölenden birkaç sır fısıldıyor gibi. Gıcırdayan ahşap kapıdan içeri girdiğimizde bu fısıltı hiç de hafife alınmayacak bir uğultuya dönüşüyor. Camilerin hemen her ziyaretçisine hediye ettiği huzurun yanı sıra yöre halkı tarafından 1977’de kök boya tekniğiyle rengârenk bezenmiş motiflerin hayranlığı sarıyor ruhumuzu. Kapının iç yüzeyine kırmızı ve mavi geometrik desenler hâkimken, iç kısımlarda yöreye ait çiçek, püskül, deniz dalgası ve gemi figürleri göz okşuyor. Sadeliği ile dikkat çeken mihrap, mahfil katı ile birleştirilmiş. Mahfil katında figürlerin oluşturduğu ince işçiliğin devamlılığı sağlanırken, tavanda iç içe dizilmiş rengârenk geometrik desenler ve yeşile boyanmış kubbe ziyaretçileri gözlüyor adeta. Yöre halkı tarafından büyük bir ihtimamla korunan 171 yıllık cami ibadete açık olarak varlığını sürdürüyor.
Bugün eşine benzerine rastlayamadığımız, tarihin maharetli ellerinden dökülmüş bu eserleri bizzat müşahede etmekte fayda var. Tabiatın Karadeniz’de bin bir surette peyda olan güzellikleri bir yana, bu coğrafyada ustaca inşa edilmiş yapı ve camileri keşfe çıkmak için rotayı kuzeye çevirmenin tam zamanı.