Osmanlı Devleti’nin hoşgörü şemsiyesi altında uzun yıllar himaye edilen Filistin topraklarının gözbebeği Kudüs-i Şerif’ten ayrılıyor ve tarihin izini sürmeye, ülkenin güneyine doğru iniyoruz. 1900’lerde kurulan Kudüs sancağına bağlı şehirde önce Türklerin 1. Dünya Savaşı’nda Filistin Cephesi’nde İngilizlere karşı verdiği büyük mücadelenin, sonrasında ise Siyonist etnik temizlik projesinin kalıntılarını keşfetmeye…
Bir zamanlar Filistin’in en büyük kentlerinden biri olan Birüssebi’deyiz. 1948’de İsrail’in işgalinin ardından değiştirilen ismiyle Beer Şeva burası. Şehir, ismini bölgede bulunan ve Arapça kuyu (bi’r) ve yedi (seb’) kelimelerinden alıyor. Günümüzde Negev Çölü’ndeki en büyük şehir olması sebebiyle “Negev’in başkenti” olarak biliniyor.
Gazze’nin 50 km doğusunda bulunan Birüssebi, 1. Dünya Savaşı’nda Osmanlı Devleti’nin Filistin cephesinde verdiği mücadelenin kilit noktasıydı. Bundan dolayı 1917 yılında kutsal topraklarda başlayacak İngiliz işgalinin ilk adımlarının izlerini taşıyor üzerinde. Filistin muharebelerinin hedefi, General Allenby tarafından “Türklerin yenilgiye uğratılarak kuvvetlerinin imha edilmesi, Filistin’den çıkarılması, başlangıçta Kudüs, müteakiben Filistin, Ürdün ve Suriye’nin ele geçirilmesi” olarak tespit edilmişti. Gazze ve Birüssebi ise bu hedefe açılan sırlı kapının anahtarı niteliğindeydi. İngilizler bu amaçla gerçekleştirdikleri 1. ve 2. Gazze harekâtlarında ağır kayıplar vererek yenilgiye uğramış ve eski mevzilerine geri çekilmek zorunda kalmıştı.
Devamı Derin Tarih Mart Sayısında…