Yöneticilerin yanı başında, içinden çıkılamayan meselelerin çözümü için hazır bulunan Osmanlı uleması, ilerleyen zamanlarda padişahların da iştirak ettiği müzakere meclislerinde ilimlerini siyaset erbabıyla paylaşmıştır. Huzur-u sultânîde gerçekleştirildiği için “huzur dersleri” adı verilen bu meclislerin ilki, Sultan III. Mustafa’nın saltanatı sırasında 1759 ramazanında gerçekleştirildi.
Huzur dersleri genellikle Kâdî Beyzâvî’nin Envârü’t-Tenzîl ve Esrârü’t-Te’vîl adlı tefsirinden bir ayet okunarak başlar, ardından dersi takrir eden mukarrir sözü alarak yorumunu belirtir, sonrasında kendilerine muhatap denen âlimler sırasıyla konuşurdu. Öğle ile ikindi arasında yapılan huzur derslerine katılan âlim sayısı 1767 ramazanında 129’u bularak en yüksek sayıya ulaştı. 1775’te, Sultan I. Abdülhamid’in emriyle bu sayı düşürüldü, katılımcıların da şeyhülislâm tarafından tespit edilmesi karara bağlandı. Sultan III. Selim döneminde (1789-1807) muhatapların sayısı yediye kadar indirildi. Sultan II. Mahmud, 1834’te huzur derslerinin konularının hafifleştirilmesini, üslubunun halk diline yaklaştırılmasını irade etti. Sultan Abdülaziz ve II. Abdülhamid dönemlerinde artık haftanın iki günü, saray erkânının ve Harem’deki hanımların da -perde arkasından- katıldıkları sistemli müzakerelere dönüşen huzur dersleri Sultan Mehmed Reşad, Vahideddin ve Son Halife Abdülmecid Efendi zamanlarında ramazanın ilk 10 gününde yapıldı.
Hilâfetin ilgasına kadar, tam 165 yıl boyunca devam ettirilen huzur dersleri, böylece Osmanlı ilim tarihinin ışıltılı sayfaları arasında yerini almıştır. Hukukçu Ebül’ulâ Mardin’in (1881-1957) Huzur Dersleri adlı eseri, konuyla ilgili başvurulabilecek en önemli kaynaklardan biridir.
Devamı Derin Tarih Nisan Sayısında…