Devleti doğup büyüyen ve yaşlanıp ölen bir canlı gibi düşünmenin eski bir tarihi var. Bu biyolojik mecazı Mustafa Âli ve Naîmâ gibi bazı tarih yazarları İbn Haldûn’un etkisiyle kullanmışlardı. Kitlelerce kabulü ise Ahmed Vefik Paşa’nın 1860’larda yazdığı ders kitabıyla başladı. Savaş ve barış antlaşmaları devirlerin asıl belirleyicisiydi. Bu bakımdan duraklama dönemini Zitvatorok Antlaşması (11 Kasım 1606) açmıştı. Gerileme, Karlofça (26 Ocak 1699) ile başlarken çöküş/parçalanış da Küçük Kaynarca (1774) ile başlatılıyordu. Peki bu tasnifler gerçeği ne kadar yansıtıyor?