Orhan Koloğlu’na göre Sultan II. Abdülhamid’e “Kızıl Sultan” ve “eli kanlı katil” diye hakaret edilmesi 1894-96 Ermeni olayları sırasında başlamış, Yunan ve Makedonya olaylarıyla kökleşmişti. “Le Sultan Rouge” (Kızıl Sultan) tabirini ilk kullanan Fransız Albert Vandal’dır. “Katil” sıfatını en çok tercih eden ise İngiltere Başbakanı Gladstone’du. Bu tür hakaretlere katkıda bulunanlar da azımsanmayacak sayıdadır. Örneğin (Londra’da Ermenilerce yayınlanan) Arménié dergisi 15 Eylül 1890 sayısında şöyle diyor: “En iyi uyruklarını yiyen Yıldız Köşkü’nün minotaurunun (boğa başlı insan vücutlu, insan yiyen canavar) sertliği arttıkça bu propaganda da artacak ve karşı konulamaz şekilde Osmanlı Devleti’nin saygınlığını yıkacaktır.” Fransa’da anarşistlerin yayın organ Les Temps Nouveaux’nun 5 Ağustos 1905 tarihli nüshasındaki bir yazıda “büyük katil” suçlamasının yanı sıra ilginç bir benzetme de vardı: “Vicdanında birkaç yüz bin yurttaşının cesedinin sorumluluğu bulunan en vahşi kaplan.”
Batılı devletler artık işlerini sadrazam ve diğer devlet adamlarıyla görüşerek çözme imkânını kaybetmeleri sebebiyle Yıldız Sarayı’na ve Sultan II. Abdülhamid’e düşman olmuşlardı. Koloğlu’na göre Sultan Abdülhamid’in Mısır meselesinde İngiltere’ye direnmesi sadece Batılı emperyalistlerin kendi aralarındaki ilişkilerin gerginleşmesine sebep olmakla kalmamış, İngiltere’nin bir Ermeni meselesi ortaya çıkarmasında ve Abdülhamid-İngiliz ilişkilerinin tam bir düşmanlığa dönüşmesinde de başrol oynamıştı.
Olayın kökeninde Doğulu Hıristiyanlara hümanistçe bakıp onları Osmanlı yönetimine karşı ayaklanma ve bağımsızlık aramaya teşvik eden Avrupalıların, Mısır’da Avrupalılardan bağımsızlığını arayan Arabi Paşa hareketine tahammül edememeleri yatıyordu. Bu anlayışta ileri giden İngiltere, diğer ortaklarının muhalefetine rağmen yabancılara saldırı bahanesiyle İskenderiye’yi bombalamak ve suçsuz sivil halkı öldürmekle yetinmemiş, karaya asker çıkararak ülkeye el koymuş, bunu da “medeniyetin gereği” olarak sunmuştu. Ardından da dönemin İngiltere Başbakanı Gladstone “Güney Afrika ile Kuzey Afrika’yı İngiliz bayrağı altında birleştirme” projesini gerçekleştirmek için Sudan’ı işgale başlamıştı. 1885-87’de İngiltere’nin Mısır pazarlıklarına Sultan II. Abdülhamid’in direnmesi sonucu, 1890’da başta İngiliz gazeteleri olmak üzere bütün Avrupa’da Ermeni meselesi süratle gündeme taşınmış, İngiltere Başbakanı Lord Salisbury (Robert Gascoyne-Cecil) 1891’de “Rusya’nın İstanbul’u almasının artık kendileri için bir sıkıntı oluşturmayacağını” açıklarken, 1895’te İngiltere diğer Batılı devletlerle “Türkiye’nin paylaşılması” projesini konuşmaya başlamıştı.