İslamın kabulünden itibaren Türk topluluklarında gerek idareciler, gerekse halk değişik uygulamalarla Hz. Muhammed’e (sas) duydukları sevgiyi izhar etmişlerdir. Bu uygulamaların Osmanlı Devleti’nde zirveye çıktığı söylenebilir. Osmanlılarda Hz. Peygamber’e beslenen muhabbet, onun soyundan gelen ve doğup büyüdüğü topraklarda yaşayanlara da gösterilmiş; seyyid ve şeriflerin kayıtlarının tutulması ve ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla nakibüleşraflık müessesi kurulmuştur. Nakibüleşraflar protokolde diğer devlet erkânına göre daha önde yer almış, padişahlar kendilerine büyük hürmet göstermiştir.
Mekke ve Medine bölgesinde yaşayan halka Osmanlı tarihi boyunca düzenli olarak aynî ve nakdî yardımlar yapılmıştır. Çelebi Sultan Mehmed’den itibaren Osmanlı hükümdarları, düzenledikleri surre alaylarıyla Hicaz bölgesine para ve kıymetli hediyeler göndererek hem hac işlerini kolaylaştırmaya, hem de yoksulların ihtiyaçlarını karşılamaya çalışmışlardır. Yine Hicaz’daki muhtaçlara yardım amacıyla hayır sahibi Osmanlı halkı tarafından “Haremeyn vakıfları” kurulmuş, gelirleri yüzyıllar boyu bölgeye gönderilmiştir. Ayrıca vakfiyelerde her yıl Hz. Peygamber’e salât ü selâmları ihtiva eden kitapların okunması, dua edilmesi ve ruhu için kurban kesilmesi gibi şartların tescil ettirildiği görülmektedir. Yine bazı gecelerde Miraciye ve Hz. Muhammed’in hayatını manzum şekilde anlatan Yazıcıoğlu Mehmed Bican’ın telif ettiği Muhammediyye adlı eserin okunması Osmanlı toplumunda yaygın olan âdetlerdendir.
Hz. Peygamber’e bağlılığı ve sevgiyi ifade etmesi bakımından en dikkat çekici uygulama ise doğum gününün kutlanması amacıyla düzenlenen mevlid merasimleridir. Tarihteki ilk resmî mevlid merasimi Fâtımîler devrinde gerçekleşmiştir. Bugün anlaşıldığı şekliyle ilk Mevlid-i Nebi merasimi ise Selçuklulara bağlı Erbil Atabeyi Muzafferüddin Gökböri tarafından düzenlenmiştir. Sonraki mevlid merasimlerinin âdet ve mahiyeti de buna göre şekillenmiştir.
Selâhaddîn Eyyûbî’nin damadı olan ve hayırseverliğiyle bilinen Gökböri (ö. 1233) her yıl Erbil’de mevlid merasimi düzenlemekteydi. Hz. Peygamber’in doğum gününe birkaç ay kala çevre şehir ve kasabalardan çok sayıda insan Erbil’e gelir, burada değişik faaliyetler icra ederlerdi. Bu merasimler için Safer ayında şehrin sokakları ışıklandırılır, mevlid kandili akşamında Gökböri’nin de katıldığı fener alayı düzenlenir, gündüzünde ise vaizler meydanda toplanan halka nasihatlerde bulunurlardı. Vaaz sonrasında herkese yemek ikram edilir, törene katılan zevata hediyeler verilirdi. Böylece mevlid kandili adeta bir bayram havasında kutlanırdı. Muharrem ayından başlayıp Hz. Peygamber’in doğumu olan 12 Rebîülevvel gününe kadar devam eden bu merasimler için Gökböri her yıl 300 bin dinar tahsis etmekteydi. Ayrıca ilk mevlid kitabı da bu dönemde yazılmıştır. Ebu’l Hâfız Hattâb b. Dıhye el- Endelûsî tarafından kaleme alınan Kitâbü’t-Tenvîr fî Mevlidi’s-Sirâci’l-Münîr adlı kitap Muzafferüddin Gökböri’nin beğenisine sunulmuş, bunun karşılığında kendisine bin dinar bahşiş verilmiştir.
Devamı Derin Tarih Kasim Sayısında…