1517 yılında Mısır’ın fethi ve ardından hilafetin kendilerine geçmesiyle Osmanlı Devleti Mekke ve Medine’yi kapsayan kutsal mekânların koruyuculuğunu üstlenmişti. Basra Körfezi, Yemen ve Kızıldeniz sahilleri üzerinden Hint Okyanusu’na açılan Osmanlılar, Asya ve Afrika’daki bazı Müslüman sultanlıklarla ilişkiler kurdular. Hatta İslam dünyasının en doğusunda bulunan, bugünkü Endonezya ve Malezya topraklarındaki Müslüman sultanlıklarla siyasî, diplomatik, askerî ve ticari münasebetle girdiler. Günümüze kadar hatıraları yaşayan bu ilişkilerin en önemlisi, Endonezya’nın Sumatra adasının kuzeyindeki Açe Sultanlığı ile kurulmuştu.
Tarih sahnesine 15. Yüzyıl sonlarında çıkan Açe Sultanlığı (1496-1903) küçük mahalli yönetimleri kendine bağlayarak kısa sürede Sumatra ve çevresinde kayda değer bir Müslüman devlet oldu. Uzun asırlar boyunca bağımsız sultanlık olarak bölgede varlığını sürdürdü. Kuzeyden güneye hâkimiyetini genişleterek Hint ve Arap yarımadası sahilleriyle ticari ve kültürel ilişkiler kurdu. Nitekim 1530’lardan itibaren Kızıldeniz ve Yemen limanlarıyla ticaret yapmaya başladı ve Mekke’ye hacı gemileri göndererek Osmanlı Devleti’ne tâbi İslam topraklarıyla iletişime geçti. Açe’nin baharat yüklü gemileri, önce Hindistan limanlarına uğruyor, sonra Yemen ve Kızıldeniz sahillerine gidiyorlardı.
Devamı Derin Tarih’in Şubat sayısında!