İslam tarihinde Hz. Peygamber (sas) devrinden beri, ihtisab (hisbe) teşkilâtı bugünkü belediyelerin işini görürdü. Bu işi yapana da muhtesib denirdi. Muhtesibin salâhiyetleri, şimdiki belediye reislerinden daha geniştir. Hem adlî, hem de idarî salâhiyetleri haiz olarak, kanunları icra eder; uymayanları engeller. Ahlâk ve âdâba uyuluyor mu, umumî yollar muntazam mı, halk sağlığına riayet ediliyor mu, çevre temizliği yerinde mi, binalar nizama uygun mu, köle ve hayvan haklarına uyuluyor mu, esnaf ve tüccar ölçü ve tartıda âdil mi, karaborsa yapılıyor mu, narha uyuluyor mu, bunları kontrol eder; gerekirse kabahatlilere ceza verir.
Osmanlı’da kadılar Avrupa şehirlerinde olduğu gibi adlî işler yanında başka vazifelerle de mükellef tutulmuştur. Kadı, aynı zamanda bulundukları şehrin belediye reisidir. Belediye hizmetlerinin zaten çok inkişaf etmediği bir zamanda, devlet bu işi ulemadan birine vererek şehirlerdeki muhtemel çekişmelerin önüne geçmek istemiştir.