Uykusunda bile İstanbul’u gören Genç Sultan, 6 Nisan 1453 günü Bayrampaşa civarına otağını kurmuş, planların birini bırakıp diğerini ele almakla meşguldür. Bizans İmparatoru da Avrupa’ya peş peşe elçiler gönderip imdat istemeye koyulmuştur. Gözü kulağı Batı’dan gelecek destektedir.
İki hafta sonra buğday yüklü biri Bizans, üçü Ceneviz gemisi Zeytinburnu sahilinde önlerini kesmek isteyen Osmanlı donanmasını yenerek Haliç’e girmeyi başarır. Haber Bizans canibini şad u handan ederken, Osmanlı tarafına Tursun Beğ’in deyişiyle “fütûr ve perişânî” salmıştır. Tâcizâde ise askerin bölük pörçük olduğunu yazar aynı olayı anlatırken.
Akınların arkasının geleceği, daha büyük bir Haçlı donanmasının yolda olduğu haberleri de kara bulutları tahrik etmektedir. Bir bozgunun eli kulağındadır ki, bu sırada Molla Gürânî ile birlikte Fatih’in omuzdaşı Akşemseddin’in mektubu çıkagelir. Satırlar hüzün ve ümidin harmanı gibidir ve bu harmanın içinden müjde tohumları da etrafa saçılmaktadır. Derken olumsuz seyir tersine çevrilir.
İşte Fatih’in karadan gemileri yürütme kararı bu çarpıcı mektup üzerine verilmişti. İki gece sonra ilk gemiler Haliç’e inerken hocaları o sahneyi Genç Sultan ile beraber heyecanla izlemiş olmalıdırlar.