Medeniyet tarihi içinde tezyinî sanatlar (süsleme sanatları) bakımından olgun ve bir o kadar da seçkin seviyeye yükselmiş milletlerin başında muhakkak ki Türkler gelir. Türkler Orta Asya’dan başlayarak kültürlerini, dolaştıkları coğrafyaların tamamında, nihayet Anadolu’da yüzyıllar boyunca yükseliş göstererek yürütmüşlerdi. Tabiî bir netice olarak yeni ve değişik üslupların doğmasına vesile olduklarını söyleyebiliriz. Asırlar boyu yeryüzüne yayılmış Türk boylarının farklı toplum ve medeniyetlerle girdikleri kültür ve sanat ilişkileri sebebiyle bugün örnek alınacak zengin bir kültür hazinesine ulaşılmıştır. Hun, Göktürk, Selçuklu, İlhanlı, Timurî ve Osmanlı dönemlerini kapsayan bu süreçte yüksek medeniyet seviyesinde sayısız sanat eserinin meydana getirildiği torunlarınca iftiharla görülüyor. Bunlara ilaveten sanat tarihinde bazı yanlış tespitler de görülür. Türk kültür ve sanat tarihinde eser verilirken Türkçenin yanı sıra Farsça ve Arapça da geniş bir kullanım alanı bulmuştur. Bundan dolayıdır ki metin Arapça ise eser Arap kültürüne, Farsça ise İran kültürüne ait zannedilmiştir. Hâlbuki bütün bu eserler Türk sanat zevki ve ileri görüşüyle meydana getirildiğinden bizim kültürümüze aittir. Bu eserleri meydana getiren sanatçıların imza atma alışkanlıklarının olmaması, pek çok Batılı uzmanın yorumlarında hataya düşmesine sebep olmuştur.
Devamı Derin Tarih Kasım Sayısında…