ABD’nin 2015 başından itibaren DEAŞ’la mücadele adı altında verdiği büyük destekle PKK/PYD, Dicle’nin batısındaki Cezire kantonu ile Fırat kenarındaki Kobani’yi birleştirerek Türkiye sınırı boyunca bir “Terör Koridoru” oluşturdu. “Üst Akıl” planını ortaya koydu. Bunun üzerine Türkiye, PKK/PYD’nin kesinlikle Fırat’ın batısına geçmesine müsaade etmeyeceğini açıkladı. Türkiye’yi bir süre oyalayan ABD, YPG’nin Fırat’ın batısına geçerek 11 Ağustos 2016’da Münbiç’i ele geçirmesini sağladı.
Bunu bekâ sorunu olarak gören Türkiye, kendi göbeğini kendi kesmeye karar verdi. 24 Ağustos 2016’da “Fırat Kalkanı” harekâtıyla Karkamış üzerinden Cerablus’a girdi ve bölgeyi 15 saatte DEAŞ’tan temizledi. TSK’nın ateş desteğini arkasına alan ÖSO, ilk etapta Cerablus-El Rai-Azez hattını, 16 Ekim’de de DEAŞ’ın kalesi Dabık’ı ele geçirdi.
Türkiye Cerablus-Azez arasındaki yaklaşık 100 km’lik hattı güneye doğru 50 km derinleştirerek 4-5 bin kilometrekarelik bir alanda terörden arındırılmış güvenli bölge oluşturmayı hedeflemişti. Hedefe ulaşmada en kritik nokta DEAŞ’ın Suriye’deki ikinci önemli merkezi El Bab’dı. 300 bin nüfuslu El Bab, yolların kesiştiği oldukça stratejik bir bölge. Bu nedenle DEAŞ bütün gücünü kullanarak burayı savundu.
Türk Ordusu 9 Aralık’ta El Bab’ın yakın köylerine ulaştı. Aynı dönemde Türkiye Halep’te sıkışmış olan muhaliflerin tahliyesi ve Suriye’de kalıcı ateşkesin sağlanması hususunda Rusya ile anlaştı. Ancak ertesi gün FETÖ’cü bir polis, Rusya’nın Ankara Büyükelçisini öldürdü. Suikast hızla gelişen Türkiye-Rusya ilişkilerini bozmak amacıyla düzenlenmişti. Putin, “Karlov’un öldürülmesi Rusya-Türkiye ilişkilerine zarar vermeyecek” diyerek meseleye noktayı koydu. Böylece gözler ABD’ye çevrildi. Zorda kalan ABD’nin Ankara Büyükelçisi John Bass, Karlov saldırısının arkasında ABD desteği olduğuna yönelik iddialara “delil gösterin” şeklinde karşılık verdi. Oysa delil 17 yıldır Pensilvanya’da ikamet ediyor.
Devamı Derin Tarih Mart Sayısında…