Sultan II. Abdülhamid, diğer Osmanlı şehzadeleri ve hanım sultanları gibi küçük yaşlarda Kur’an-ı Kerim’le tanışmıştı. Arşiv belgelerine göre, babası Sultan Abdülmecid Han 20 Eylül 1847’de 7 yaşında olan Şehzade Mehmed Murad ve 5 yaşında olan Abdülhamid Efendilerin sünnetleri ve bir gün sonra Topkapı Sarayı’nda Kur’an-ı Kerim okumaya başlamaları hasebiyle Haydarpaşa’da ortak bir “Sünnet” ve “Bed-i Besmele” merasimi tertiplemişti. Bu haber ve merasime katılan önemli davetliler Takvîm-i Vekâyi’de kamuoyuna duyurulmuş; ayrıca Sadaret haberi 21 Eylül’de yurt içi ve yurt dışına ilan etmişti.
Bu tarihten yaklaşık 6 yıl sonra, 28 Temmuz 1853’te Çırağan Sarayı’ndaki müzayede salonunda şehzadeler Mehmed, Murad ve Abdülhamid Efendilerin Kur’an-ı Kerim’i hatmetmeleri ve kardeşleri Mehmed Reşad, Ahmed Kemaleddin ve Burhaneddin Efendiler ile Münire ve Behice Sultanların Kur’an-ı Kerim’i okumaya yeni başlamaları sebebiyle Sultan Abdülmecid Han tarafından büyük bir merasim daha yapılmış ve toplam masraf olan 83.749 buçuk kuruş yine Sultan tarafından 8 Şubat 1854’de ceyb-i hümâyunundan Hazine’ye ödenmişti.
Sultan II. Abdülhamid de çocuklarına sarayında bir oda tahsis ettiği Hafız Edhem Efendi vasıtasıyla Kur’an-ı Kerim öğretti. Ayrıca hükümdarlığı döneminde daha önce sarayda kurulan ve şehzadelere başta Kur’an-ı Kerim olmak üzere dinî ilimlerin ve temel bilgilerin öğretildiği Şehzadegân Mektebi’ni saray dışına taşıyarak, bazı devlet adamlarının oğulları ile birlikte devam edebilecekleri yeni bir mektebe dönüştürmüştü. Beşiktaş’ta faaliyet gösteren bu yeni mektepte şehzadelerin dinî ve fennî bilgiler yanında Kur’an-ı Kerim dersi de aldıkları ve bu dersi meşhur âlimlerden Mehmed Eşref Efendi’nin verdiği, hatta Kur’an-ı Kerim dersinden şehzadelerin genellikle “aliyyülâlâ” (pekiyi) aldıkları arşiv belgelerinden anlaşılmaktadır. Bu da muhtemelen babaları Sultan II. Abdülhamid’in Kur’an-ı Kerim talimine verdiği ehemmiyetle ilgili olmalıdır.
Osmanlılarda sultanlara mushaf, kitap, şiir, sanat eseri vb. sunma, onların manevî destek ve himayesini talep etme geleneği asırlar öncesinden beri devam etmekteydi. Osmanlı arşiv vesikalarına göre Sultan II. Abdülhamid döneminde de bu gelenek devam etmiştir. Tespitlerimize göre hükümdarlığı döneminde Sultan II. Abdülhamid’e sunulan çok sayıda hediye içerisinde tarihî değer taşıyan yazma mushaf-ı şerifler de vardı. Bu hususta tespit edebildiğimiz ilk belgeler 1878 yılına ait. 4 Ocak 1878 tarihli bir belgeye göre Halimi ve Acem hattı ile yazılmış iki adet mushaf ile bir cilt Delâil-i Hayrât ve Hizb-i Âzam teberrüken Sultan’a hediye edilmiş; 11 Temmuz 1878’de ise Eski Rumeli Serdarı Mehmed Necib Paşa padişaha istediği zaman açıp okuyabilmesi için gayet iyi bir kalem ve hatla yazılmış bir mushaf-ı şerif ile birlikte besmele cüzleri de takdim etmişti.