Osmanlılar beş asırdan fazla hâkimiyetleri altında tuttukları Balkan coğrafyasını birçok mimarî eserle donattılar. Ancak bölgede son yüzyılda yapılan tahribatlar neticesinde bu eserlerin ancak beşte biri ayakta kalabildi. Bu yapılardan biri de bugün Kuzey Makedonya sınırları içinde kalan Kalkandelen şehrindeki Harabâti Baba Tekkesi. Diğer adıyla Sersem Ali Baba Bektaşî Tekkesi, Şar Dağları’nın eteklerindeki Tekke Mahallesi’nde zamana var gücüyle direnmekte.
Yugoslavya’nın dağılması ile bağımsız bir devlet olan Kuzey Makedonya’nın güneybatısında yer alan Kalkandelen’in yeni adı Tetova’dır. 1390 yılının ilkbaharında Timurtaş Paşa tarafından fethedilen şehirde, 1896 tarihli Kosova Vilayeti Salnamesine göre, on iki cami ve mescit, dört medrese, yedi tekke, yedi sıbyan mektebi, iki hamam, on han, beş köprü, bir şadırvan, bir devlet konağı ve bir hisar bulunuyordu. Harabâti Baba Tekkesi de bu eserlerdendir.
Tekkenin ilk bânisi olarak kabul edilen -aslen Kalkandelenlidir- Sersem Ali Baba’nın kimliğiyle ilgili kaynaklarda karşımıza şöyle bir rivayet çıkar: Kanûnî Sultan Süleyman’ın hanımı Mâh-ı Devrân Sultan’ın kardeşi olan vezir Server Ali Paşa, gördüğü bir rüya üzerine padişaha vezirliği bırakmak ve Hacı Bektaş Veli Dergâhı’nda derviş olmak istediğini bildirir. Bunun üzerine padişah, “Bre! Sersem mi oldun? Vezirlik bırakılır da orada dervişlik mi yapılır?” deyince Server Ali Paşa, “Kabulümdür sultanım, varsın bana Sersem Ali desinler” diye cevap verir. Bunun üzerine padişahın Server Ali’ye izin verdiği rivayet edilir. Server Ali Baba’nın 1551 yılında Hacı Bektaş Veli Dergâhı’nda “dedebaba” unvanı alarak Dimetoka Bektaşî Tekkesi’nde bir müddet görev yaptığı, Hürrem Sultan’ın ikbali ile Kalkandelen’e geçerek yazımıza konu olan tekkeyi kurduğu kaydedilir. Sersem Ali Baba’nın 1569’da Kalkandelen’de veya Necef’e giderek orada vefat ettiği yönünde farklı rivayetler mevcuttur. Bu rivayetler onun her hâlükârda Kalkandelen’de belli bir süre yaşadığı ve burada bir Bektaşî dergâhı kurduğu şeklinde yorumlanabilir. Zira tarikat mensuplarının uzun müddet kaldıkları yerlerde tekkeler tesis ettikleri tarihî bir gerçektir.