Osmanlı hanedanı, henüz Hicaz bölgesinin “hizmetkârlığı” kendilerinde değilken bile Yıldırım Bayezid, Çelebi Mehmed ve II. Murad gibi padişahlar zamanında Sürre alayları düzenleyerek hediyelerini göndermek, böylece kutsal topraklara hürmetlerini göstermek istemişlerdi. Fatih Sultan Mehmed İstanbul’un fethinde elde edilen ganimetten yüklü bir miktarı Haremeyn’e aktarmış, Hicaz halkı ve hacıların su sıkıntılarını gidermek, Hac farizasını yerine getirmek üzere kutsal topraklara gelenlerin yol güvenliğini sağlamak için gayret göstermişti. Hicaz’ın idaresini veya “hizmetkârlığını” üstlenen Yavuz Sultan Selim, Mısır’dan oğlu Süleyman’a yazdığı mektupta “Artık bir hacının bile başına geleceklerden biz sorumluyuz” diyerek üstlendikleri vazifenin ağırlığını veciz bir şekilde dile getirmişti.
Devamı Derin Tarih Ekim Sayısında…