Hükümetin sâlim ve muntazam kurallar üzerine inşa edilmesi Kânûn-ı Esâsî ile mümkün görünüyordu ve Sultan II. Abdülhamid bunu ilân etme şartı ile tahta çıkmıştı. Kânûn-ı Esâsî’nin kabul edilmesinin ardından meşrutiyetin ilanı ve meclisin kurulmasıyla İslâm tarihinde o güne dek idarî olarak uygulanmamış olan anayasal rejime geçilecekti. Fakat kısa süre sonra Sultan, meşrutiyetin getirdiği hürriyetperver fikir ve usullerin Osmanlı devlet ve cemiyeti için yarardan ziyade zararlı olacağını anlamış olacak ki meclisi tatil ederek, dedesi II. Mahmud’un yolunu seçtiğini ifade edecekti. Osmanlı yenileşme sürecinde belki de en önemli viraj olan meşrutiyetin ilanının söylemsel olarak nasıl inşa edildiğini II. Abdülhamid’in kaleme aldığı meclisin açış nutkunda anlamak mümkün.
Devamı Derin Tarih Ağustos Sayısında…