Fransızların 1830’da Cezayir’i işgal etmesinden kısa süre sonra direniş cephesi Emir Abdülkâdir’in liderliğinde kurulmuş; Fransızlar ve onlarla hareket eden unsurlar için işgalin önünde ciddi bir duvar vazifesi görmüştü. Yaklaşık 15 sene boyunca Emir Abdülkâdir’in dirâyet ve zekayla idare ettiği direniş stratejisi Fransızlar için kâbusa dönüşerek büyük bir kayba yol açtı. Nihayet bu meseleye köklü bir çözüm bulma arayışına giren Fransızlar, askerî bakımdan ciddi bir kuvvetle direniş cephesini muvakkaten çökertmeyi başarmış, 1847 yılında teslim olan Emir Abdülkâdir Fransa’ya götürülerek burada beş sene rehin tutulmuştu. Fransa’nın elde ettiği zafer, belirttiğimiz gibi muvakkat olacak, sonraki yüzyılda Kuzey Afrika’nın diğer bazı ülkelerinden olduğu gibi Fransa’nın Cezayir’den de çıkartılması tamamlanacaktı.
Fransa’da alıkonulan Emir Abdülkâdir, 1852’de serbest bırakıldığında Osmanlı topraklarına gitmiş, Devlet-i Aliyye de bu İslâm mücahidine kapılarını açmış, hürmette kusur etmemişti. Osmanlı arşivlerinde bulunan Emir Abdülkâdir ile alakalı çok sayıda vesika, bu hürmeti gösterir mahiyettedir. Mîlâdî 23 Aralık 1852 tarihli bir tezkirede*1 Fransa’dan, Bursa’da ikamet etmek üzere Osmanlı topraklarına gelecek olan Emir Abdülkâdir’in Bursa’ya gitmeden önce o dönem Osmanlı tahtında bulunan I. Abdülmecid ile görüşmesine dair talepte bulunulmuş, tezkirede yer alan “… kendisi hâk-pây-ı meâl-i ihtivâ-yı hazret-i şehen-şâhîye yüz sürmek emelinde bulunduğu cihetle…” ifadelerinden de anlaşıldığı üzere, talep Emir Abdülkâdir’den gelmişti. “… Bu adam şöhretli ve mu‘teber bir zât olduğundan ve atabe-i ulyâ-yı cenâb-ı hilâfet-penâhîye ruh-sûde olmak niyâzında bulunduğundan doğru Dersaâdet’e gelip işbu ümniyyesine nâiliyetle ba‘dehû Bursa’ya azîmeti sûreti münâsib gibi tahattur olunduysa da…” ifadeleri aslında üstü kapalı bir ısrarı dile getirmiş, 24 Aralık tarihini taşıyan -hemen bir gün sonrasında çıkan- irade bu talebi hiç şüphesiz kabul etmişti: “… İşbu tezkire-i sâmiye-i âsafâneleri manzûr-ı meâl-i mevfûr-ı hazret-i pâdişâhî buyurulmuş ve istîzân-ı sâmî-i vekâlet-penâhîleri vechile mûmâ-ileyhin doğru Dersaâdet’e gelip işbu ümniyyesine nâiliyetle ba‘dehû Bursa’ya azîmeti…”
Bursa’da ikameti noktasında Emir Abdülkâdir’e gösterilen kolaylık bununla da sınırlı kalmamış, kendisi için kiralanan evin kira ve eşya masrafları da hazineden ödenmişti. 8 Şubat 1853 yılına ait olan tezkirede2 yapılan masrafların rakamları belirtilerek “… Tesviye-i iktizâsı için evrâk-ı merkûmenin Mâliye Nezâret-i Celîlesi’ne havâlesi hakkında her ne vechile emr u fermân-ı hazret-i şehen-şâhî şeref-sünûh buyurulur ise âna göre hareket olunacağı…” beyan edilmişti. Bir gün sonrasında çıkan irâdeye göre durum padişaha arz edilmiş ve masrafın hazine tarafından karşılanması sağlanmıştı: “… masraf-ı mezkûrun hazinece tesviye-i iktizâsı için…”
Devamı Derin Tarih Kasım Sayısında…