Kim Deli?
İddiada delil, iftirada ise yalan esastır. Üstad’ın kurduğu her cümlenin bir arka planı vardı. Bu yüzden Kemalistler onunla konuşmaya cesaret edemez, karşısına çıkamazdı. Küfür yobazları meydan okumaları karşısında aciz kalınca ona “deli/meczup” dedi. Onların ötekileştiren tahkir ve tezyif dili millet evlatlarını uyandırdı. Onlar saldırdıkça Cumartesi sohbetlerine ve kitaplarına alaka daha da arttı. Gençler ona yaklaştıkça gördüler ki iki taraflı bir delilik hali varmış; biri müfterilerdeki dünya hırsının tetiklediği delilik, diğeri ise her büyük müslümanda görülen Allah ve Resûl yoluna delilik derecesinde bağlılık.
Üstad kronolojik olarak tarihi hadiseleri nakleden bir tarihçi değil, bir fikir, ruh ve dava adamıydı. Konuşur, yazar ve eserlerinin bizzat hayata tatbikinde vazife alırdı. Müslüman Gençliğe, “Haddinizi de bileceksiniz, hakkınızı da…” diyerek onları zulmetmeyen, zulme rıza göstermeyen bir hayata çağırdı. Aslında bu cümle onun mücadele hayatının hülasası mahiyetindeydi. Allah Resulü, sahabe, ulema ve meşayih-i kirama karşı son derece müeddeb, onlara düşman olanlara karşı ise tavizsizdi. İslam büyüklerine karşı haddini bilir, düşmanlarına ise hadlerini bildirirdi.