Üstad Kadir Mısıroğlu ile beraber geçirdiğimiz vakitler ekseriyetle kitap telifi esnasında oldu. Kitap telif ederken müşahede ettiğim hususiyetlerinden zekâ ve muhakeme kudretine, güçlü hâfızasına, meselelere vukufiyetine, engin malumatı ve ifade kabiliyetindeki yüksekliğe bir parça temas etmek isterim: 20’li yaşlarındaki bir genç ile 80’ine merdiven dayamış bir kimsenin bir günde yaklaşık 6-7 saat mesai yapması uzaktan bakıldığında sıkıcı gibi görülebilir. Ama bu kimse Üstad’sa durum hiç de öyle değil. Bunun sebebi onun heyecan verici zekâsıydı. Meseleleri muhakeme edişindeki kudreti; anlayış ve kavrayışındaki sürat-i intikali her zaman hayranlık uyandırıcıydı. Mesela kendisine yazdığı eserle alakalı bir yazıyı okurken daha baş tarafında veya yarısına geldiğimde yazının mahiyetini kavrar ve tespitini yapardı. Bu tespit yazarın hangi görüşte olduğuyla alakalı olduğu gibi yazarın hangi saikle o görüşü dile getirdiğiyle ilgili de olurdu. Yazının sonuna geldiğimdeyse tespitinin doğruluğu ve haklılığı ortaya çıkardı.
Darvinizmi yıkmak davasıyla ortaya yeni çıkmaya başlayan bir yazarın kitaplarının kapağında “Allah Resul Muhammed” mührünü kullanmasından “Bu adam yakında mehdilik iddiasında bulunur” demesi gibi pek çok isabetli ileri görüşü ve basireti onun bu zekâ ve muhakeme kudretinin eseridir. Bazen bir gün içinde üç-dört farklı yere yazı yazdığımız olurdu. Açılmış olan bir davaya cevap yazısı, bir dergiye makale, hakkında yazılmış olan bir habere tekzip, telif ettiği eser vs. Üstad önceden hazırlanmaya ihtiyaç duymaksızın yazının birini bitirir, ben yazıların çıktısını almakla meşgulken 10-15 dakika ara olur, bu esnada ziyaretçiler gelir, o da misafirlerle sohbet eder, suallerine cevaplar verir, sonra diğer yazıyı yazdırmaya başlardı. Kendisinde hiçbir tıkanıklık olmaz, adeta önündeki yazılı bir metinden okuyormuşçasına cümleler ağzından su gibi dökülürdü.