20. yüzyıl coğrafyamız için “Darbeler Yüzyılı”. Soğuk Savaş’ın ardından bu coğrafya İsrail’in kuruluşuna ve birçok darbeye şahitlik etti. 1949’da Suriye’de başlayan darbeler Mısır, Türkiye, Libya, Tunus, Cezayir, Yemen’e sıçradı. Bu coğrafyaya kan, gözyaşı ve ekonomik buhranlardan başka bir miras bırakmayan bu darbelerin maalesef hemen hepsi ya CIA veya KGB kaynaklıydı. 21. yüzyıla girmemize rağmen geçen asrın mirası kara bulut gibi üzerimizde dolaşıyor. 28 Şubat postmodern darbesi ve Mısır darbesi bunun örneklerinden. Tarihin başlangıcından itibaren dünyada en fazla halk ayaklanması ve darbenin yaşandığı coğrafya Ortadoğu’dur. Bu darbe geleneğine ise 15 Temmuz’dan itibaren artık her şeyin bilincinde olan Türk milleti son verdi. Kısaca şöyle diyebiliriz: Türkler yeniden bir çağ kapatıp çağ açtı. Yani “Darbeler Yüzyılı”nı halk direnişiyle resmen kapattılar. Bundan sonra bu coğrafyada düşük ölçekli darbe girişimleri olsa da 15 Temmuz darbelere son veren gün olarak tarihe geçecektir. İşte bu açıdan coğrafyamız için bir dönüm noktasıdır.