İster istemez gündemimizi en fazla meşgul eden konu Suriye iç savaşı. Bu savaşın tarihî ve siyasî sebepleri neler? Sürecin bu noktaya gelmesinde Baas yönetiminin rolü nedir?
Arap coğrafyası Osmanlı sonrasında yetim kaldı. Sahipsiz kaldı. İki Cihan Harbi arasında bu coğrafyanın halkları Emperyalist yönetimlere direndi. 2. Dünya Savaşı sonrasında bağımsızlıklarını kazanmış olsalar da, emperyalistler bölgeyi piyonlarına bırakıp ayrıldılar. Soğuk Savaş döneminde KGB veya CIA aracılığıyla darbelerle iktidara gelen diktatör rejimlerin Doğu ya da Batı Bloku uğruna halklarına yapmadıkları zulüm kalmadı. Bu dönemlerde iktidarlara taşınan isimler azınlıklardan veya tanınmamış ve sömürgecilerle iş tutmuş ailelerden seçiliyordu. Esed ailesi de bunlardan biriydi. Beşşar Esed’in dedesi Süleyman, Fransızlarla birlikte çalışmış bir işbirlikçiydi.
2011’de başlayan ayaklanmadan önce de Suriye’de uzun bir direniş ve muhalefet tarihi var. 1920-46 arasında Fransızlara, 1963-2011’de de Baas rejimine karşı direniş sürdürüldü. Ancak halk iktidar tarafından her dönemde barbarca katledildi. Öyle ki, Osmanlı döneminde Arap edebiyatının anayurdu olan Suriye’de Fransız mandası döneminde “Mehcer Edebiyatı”, Baas rejimi dönemindeyse “Cezaevi Edebiyatı” gelişti. En basitinden Tedmür Cezaevi’ndeki işkenceler, Hama Katliamı zihinlerde tazeliğini korumakta.